Sefere çıkarken hamile eşini ardında bırakan ve dönüş yolunda, oğluna kavuşmak için gün sayan Bekir Çavuş”un hikâyesi, Yücesoy’un etkileyici oyunculuğuyla, izleyenleri derinden etkileyecek.

 

Sevilen oyuncu Alican Yücesoy, 1890 ve 1985 yıllarında Türk-Japon ilişkilerine damga vuran iki tarihi olayı beyazperdeye taşıyan “Ertuğrul 1890”da; oldukça güçlü, sağlam karakterli, sevilen ve cesur bir adam olan “Bekir Çavuş”u canlandırıyor. 1890 yılında Japon karasularında batan Osmanlı fırkateyni Ertuğrul’un kazan dairesinde görevli “Bekir Çavuş”, fırtınada geminin batmaması için elinden geleni yapsa da, hazin sona engel olamaz. Tek arzusu sefere çıkarken geride bıraktığı eşine ve yeni doğan bebeğine kavuşmak olan “Bekir Çavuş”un hikâyesi, Yücesoy’un etkileyici oyunculuğuyla izleyicilerle buluşacak.


 

Aynı zamanda Bakırköy Belediye Tiyatrosu’nun genel sanat yönetmenliği görevini yürüten Alican Yücesoy; tarih derslerinde öğrendiği Ertuğrul fırkateyninin hikâyesinde yer almaktan büyük gurur duyduğunu ifade ediyor. Küçüklüğünden beri Japon kültürüne büyük ilgi duyduğunu ve ilk defa uzak ve farklı kültüre sahip bir ülkenin film ekibiyle çalışma şansı yakaladığını da belirten Yücesoy; birlikte güzel bir işbirliği yaptıklarını dile getiriyor. Başarılı oyuncu, Türkiye ve Japonya arasındaki dostluk ilişkilerinin, “Ertuğrul 1890” üzerinden genç kuşaklara aktarılacağına inandığını da sözlerine ekliyor.

“Ertuğrul 1890”; 1890 yılında Japon karasularında batan Osmanlı fırkateyni Ertuğrul’un hazin hikâyesi ile 1985’te 215 Japon vatandaşının, Turgut Özal’ın talimatıyla THY tarafından İran-Irak savaşından kurtarılmasının çarpıcı gerçek öykülerini kurgusal bir senaryoyla aktarıyor. Dünya sinema tarihinin ilk Türk-Japon ortak yapımı “Ertuğrul 1890”; Türkiye’de 25 Aralık 2015’te vizyona girecek.

 

“ERTUĞRUL 1890” HAKKINDA

Yapımcılığını Türkiye tarafında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, Japonya tarafında ise Ertugrul Film Partners yapım ortağı grubunun üstlendiği “Ertuğrul 1890”ın uygulayıcı yapımcılığını ise; Türkiye’de Böcek Yapım, Japonya’da TOEI şirketi yapıyor. Filmin geniş oyuncu kadrosunda Türkiye’den; Kenan Ece, Alican Yücesoy, Uğur Polat, Mehmet Özgür, Tamer Levent, Melis Babadağ, Murat Serezli, Deniz Oral, Hakkı Haluk Cömert, Cem Cücenoğlu, Erkan Pekbay, Mert Aygün, Alper Düzen gibi önemli oyuncular yer alıyor. Filmde ayrıca, Japon sinemasının en tanınmış oyuncularından Seiyo Uchino ve Shioli Kutsuna ile Naoto Takenaka, Yui Natsukawa, Toshiyuki Nagashima, Takashi Sasano, Yukiyoshi Ozawa rol alıyor. Yönetmen koltuğunda ünlü yönetmen Mitsutoshi Tanaka’nın oturduğu filmin; senaryosu Eriko Komatsu tarafından kaleme alınırken, senaryo ve tarih danışmanlığı Prof. Dr. İskender Pala tarafından yapıldı. Görüntü yönetmenliğini Tetsuo Nagata’nın yaptığı “Ertuğrul 1890”un sanat yönetmenliğini, Hakan Yarkın ile Hidefumi Hanatani üstlendi. Filmin çekimleri Japonya ve Türkiye’de toplam 4,5 ayda tamamlandı.

 

“Ertuğrul 1890” filmi; iki ülkenin tarihi açısından önemli bir yer tutan bu iki olayın yeni kuşaklara aktarılması ve böylece birbirinden binlerce kilometre uzakta bulunan iki ülkenin kadim dostluğunun hatırlatılması hedefiyle hayata geçirildi. 2011 yılında Japonya’da meydana gelen deprem sebebiyle bir dönem kesintiye uğrayan proje, daha sonra, her iki devletin de desteğiyle yeniden ivme kazandı.

 

1890 ve 1985 YILLARINDA TÜRK-JAPON İLİŞKİLERİNE DAMGA VURAN İKİ TARİHİ OLAY

1887 yılında bir Japon heyetinin İstanbul’a gelmesinin ardından, iade-i ziyaret olarak Japonya’ya gönderilmesi kararlaştırılan Osmanlı fırkateyni Ertuğrul, İstanbul’a dönüş yolunda fırtınaya yakalanır. 1890 yılında bir Eylül günü, Kashinozaki Deniz Feneri’ne yönelen gemi; kayalıklara çarparak 600’ü aşkın mürettebatı ile birlikte sulara gömülür. Sahile yaralı olarak ulaşabilen 69 kişi, Japon köylüler tarafından uzun süre misafir edilir. Denizden çıkarılabilen 150 kadar ceset ise fener yakınına gömülür ve daha sonra buraya, Türk-Japon dostluğunu simgeleyen bir anıt dikilir.

 

İran-Irak Savaşı’nın sürdüğü 1985 yılında ise; Saddam Hüseyin’in emriyle, 24 saat içerisinde Tahran hava sahasının sivil uçaklar için dahi güvenli olmayacağı ilan edilir. Bu tehdit üzerine tüm Avrupa ülkeleri, derhal uçak göndererek vatandaşlarını Tahran’dan tahliye eder, ancak Japonya, bu süre içinde vatandaşlarını aldırmak için uçak gönderemez. Durumun kendisine ulaşması üzerine, dönemin başbakanı Turgut Özal; THY’ye hemen talimat verir ve bir uçak sabaha karşı havalanarak Tahran’a iner. Saddam Hüseyin’in tanıdığı sürenin dolmasına dakikalar kala İran hava sahasına giren kaptan pilot Orhan Suyolcu, ikinci pilot Ali Özdemir ve uçuş ekibi; İran’da çalışan Japonlar ve yanlarındaki 30 kişilik yaşlı turist grubundan oluşan 215 Japon vatandaşını kurtararak “Yüzyılın Kurtarma Operasyonu”nu gerçekleştirir.

Editör: TE Bilisim