Uzun süre kortizon içerikli ilaç, merhem ya da kozmetik ürün kullanan kişilerde glokom rahatsızlığı gelişebiliyor. Bu tarz ilaç ve ürünlerin kişilerde yol açtığı belirtiler glokoma benzer şekilde ilerleyebiliyor. Ancak kronik bir hastalık sebebiyle kortizonlu ilaç almak zorunluluğu var ise düzenli olarak göz muayenesinden geçilmesi gerekiyor. Glokom ağır ve çok belirti vermeden ilerlediğinden görme bozuklukları hatta ileri seviyelerde görme kaybı gelişebiliyor. Bu nedenle bireylerin çok dikkatli olması gerekiyor. Central Hospital’dan Göz Hastalıkları Uzmanı Opr. Dr. Hasan Küçükşahin, 6-12 Mart Glokom Haftası sebebiyle hastalık hakkında bilinmesi gerekenleri ve tedavi yöntemlerini anlatıyor.


 
Glokom görme siniri hasarına yol açarak ilerleyici ve geri dönüşümsüz görme kaybı yapan kronik ve komplike bir göz hastalığıdır. Dünyada körlüğün önde gelen sebeplerinden biridir. Glokom genelde karakteristik bir belirti vermeden seyreden sinsi bir hastalıktır. Bazı kişilerde ağrı, görme kayıpları ve ışıklar etrafında hareler görme gibi belirtiler görülebilir. Hastalık ilk olarak görme alanının uç kısımlarında kayıp ile başlar, görme seviyesi etkilenmez. Ancak son aşamada merkezi görme kaybı oluşunca hastalar fark edebilir. Bu açıdan erken teşhis bu hastalığın önlenmesinde çok önemlidir.

Uzun süreli kortizonlu ilaç kullanımına dikkat
Her insanın glokom riski taşıdığını belirten Central Hospital’dan Göz Hastalıkları Uzmanı Opr. Dr. Hasan Küçükşahin, “Ama bazı kişiler daha büyük risk taşırlar. Göz tansiyonu ne kadar yüksekse glokoma yakalanma riski o kadar fazladır. Glokomda yaş, önemli bir etkendir. 60 yaşın üstündeki her kişi hastalığa yakalanma bakımından yüksek risk taşımaktadır. Bu sebeple düzenli olarak yılda bir defa göz muayenesinden geçilmelidir. Ancak glokomun her yaşta görülebileceği unutulmamalıdır. Ailede glokom öyküsü varsa, glokoma yakalanma riski artmaktadır. Uzun süreli kortizon kullanımı göz içindeki sıvının dışa atılmasını sağlayan kanalları tıkayarak göz tansiyonunu yükseltmektedir. Uzun süre ve özellikle yüksek dozda kortizonlu ilaç kullanan hastaların mutlaka düzenli takip altında olması gereklidir. Göz yaralanmaları, geçirilmiş göz ameliyatları, miyopi, üveit ve göz tümörleri de diğer risk faktörleri arasındadır. Yüksek tansiyon, şeker hastalığı ve kalp hastalığı geçirmiş olmak da glokoma yakalanma oranını artırabilir.” diyor.

Erken tanı görme kaybını engelliyor
Glokom dikkatli bir göz muayenesi ile teşhis edilir.  Glokom teşhis edildiği anda hasarlanmış görme hücrelerini canlandırmak mümkün değildir. Tedavi mevcut görme hücrelerinin hasardan korunmasına yöneliktir. Tanı ne kadar erken yapılırsa, o oranda görme sinir lifi ve görme hücresi hasardan kurtulacaktır. Glokom teşhisinde şu yöntemler kullanılır:

Göz Tansiyonu Ölçümü: Tonometre adı verilen bir aletle göz tansiyonu ölçülür. Halen günümüzde poliklinik muayene şartlarında en kolay ve en hızlı yapılabilen glokom tarama yöntemidir. Normal göz tansiyonu değeri 10-21 mmHg’dir. Çoğunlukla glokom hastaları 21 ve üzeri göz tansiyonu ile bulunur. Ama bazı kişilerde 10-21 mmHg arasında glokom da gelişebilmektedir.  Normal göz tansiyonu o kişinin görme siniri üzerinde hasar oluşturmayan basınç değeridir. Bu değer bazen normal kabul edilen sınırların içinde, bazen de dışında olabilir. Her insanının kendine özgü bir normal değeri vardır. Bunu değerlendirecek olan göz hastalıkları uzmanıdır.
 
Görme Siniri Başı Muayenesi: Görme siniri başı muayenesi glokomun tanı ve takibinde en önemli muayene yöntemlerindendir. Normal görünümden farklı bir görme siniri başı glokom mevcudiyetini gösterebilir.

Gonoioskopi (Açı Muayenesi): İris ile korneanın birleşim yerinin muayenesidir. Bu muayene ile glokomun tipi belirlenir (açık açılı-kapalı açılı). Tedavide muayene haricinde takipte önemlidir.

Kornea Kalınlık Ölçümü: Kornea, gözü saat camı gibi kapatan saydam bir dokudur ve göz tansiyonu bu tabakadan ölçülür. Doğumsal olarak kornea dokusu olması gerekenden kalın olursa ölçülen göz tansiyonu değerleri de olduğundan yüksek çıkar. Bunun tersi de doğrudur, ince kornealı insanlarda göz tansiyonu yanlış olarak düşük ölçülebilir. Bu durum özellikle glokom açısından risktir ve glokomun gizlenmesine, tanının gecikmesine neden olabilir.

Görme Alanı Muayenesi: Görme alanı retinadaki görme hücrelerinin hassasiyetini ölçerek kişinin görme alanının haritasını çıkarır. Normalde fark edemediğimiz görme alanı kayıpları erken dönemde tespit edebilmektedir. Glokomun tanısı ve takibinde çok önemli bir yeri vardır.

Sinir Lifi Tabakası Ölçümü: Görme sinirini oluşturan sinir lifi tabakasının özel bir cihazla incelenmesidir. Son yıllarda glokom tanı ve takibinde çok önemli bir yer edinmiştir.

Her hastanın tedavi şekli farklı
Glokomun tedavisinde ilaç tedavisi, lazer tedavisi ve cerrahi (ameliyat) yöntemler kullanılır. Bunların yanı sıra tedavide kullanılan birçok damla da mevcuttur. Bu damlalar değişik mekanizmalarla göz içi basıncını düşürürler. Önce bir ilaçla tedaviye başlanır, yeterli gelmezse ikinci ilaç ilave edilir. İlaçla tedaviden istenilen sonuç alınamıyorsa ve glokom ilerlemeye devam ediyorsa ameliyat planlanır. Ancak her hastanın kendi içinde değerlendirilmesi gerekir. Eğer hastada ilerleyici bir glokom varsa veya hastalık ileri safhadaysa ameliyatla tedaviyi erken safhaya almak gerekebilir. Glokom için kullanılan ilaçlar, sadece göz tansiyonunu normal düzeye düşürürler. Böylece uzun vadede görme kaybı oluşmasını önlerler. Bu ilaçlar hayat boyu, düzenli olarak kullanılması gereken ilaçlardır. Aksi halde görme kaybı oluşabilir. Eğer göz damlaları ile göz tansiyonu istenen seviyeye düşürülmezse, geçici bir süre için (ameliyat öncesi ve sonrası vs) ağız yoluyla da ilaç tedavisi verilebilir.

İlaç tedavisi yanıt vermiyorsa…
Glokom tedavisinde ilaç tedavisine cevap alınamayan bazı açık açılı glokom olgularında ve açı kapanması glokomunda lazer kullanıldığını belirten Central Hospital’dan Göz Hastalıkları Uzmanı Opr. Dr. Hasan Küçükşahin, “İlaç tedavisi ile glokom yeterince kontrol altına alınamıyorsa göz içi basıncı arzu edilen düzeye düşürülemiyorsa ameliyat yapılır. Normal cerrahi tedaviye cevap vermeyen inatçı glokomlarda, göz sıvısını boşaltmak için özel araçlar kullanılabilir. Glokom ameliyatı, artmış olan göz içi basıncını düşürmeye yönelik bir ameliyattır. Ancak görmeyi doğrudan etkileyen bir ameliyat değildir. Glokom ameliyatı ile mevcut görmenin korunması ve görme derecesinin daha kötüleşmemesi amaçlanır. Bazen tek bir cerrahi müdahale göz tansiyonunu yeteri kadar düşürmeyebilir. Bu durumda glokom damlalarının ek olarak kullanılması, hatta bazen ikinci ameliyat olunması gerekebilir.” dedi.

Kronik bir hastalık
Glokom hastalığı kronik bir hastalıktır. Genelde belirti vermemektedir ve önlemek için yapılabilecek tek şey erken tanı konmasıdır. Özellikle risk faktörlerini taşıyan kişilerin düzenli yıllık muayene olması çok önemlidir. Hastalık uzun süreli ilaç kullanımı ve düzenli takip gerektirir. Bu nedenle ilaçlar uzman doktorun önerdiği şekillerde kullanılmalıdır. İlaçların mümkün olduğunca her gün aynı saatte damlatılmasına dikkat edilmelidir. İlaç kullanımı sonrası günlük normal yaşamı etkileyen herhangi bir yan etki fark edilirse de hemen uzman bir doktora başvurulmalıdır.

Düzenli göz muayenesi şart
Glokom hastaları doktorun programladığı muayenelere uymalıdır. Eğer ilaç alma kesilmişse ve düzenli kullanılmıyorsa mutlaka doktorla bu bilgi paylaşılmalıdır. Hastalık ancak doktorun düzenli kontrolü altında olunduğunda başarılı olarak tedavi edilebilir. Göz doktoru diğer hastalıklar ve kullanılan ilaçlar hakkında bilgilendirilmelidir. Çünkü başka bir hastalık için kullanılan herhangi bir ilaç glokomu kötüleştirebilir. Göz doktoru dışında başka bir doktora muayene olunduysa mutlaka ona hastalık ve kullanılan ilaçlar anlatılmalıdır. Glokom kalıtsal olabileceği için ailedeki bütün bireylerin düzenli göz muayenesi olmaları şarttır.
Editör: TE Bilisim