41 yıl önce hayatını kaybetmesine rağmen hâlâ gerilim sineması denince akla efsanevi yönetmen AlfredHitchcock geliyor. Sinemanın büyük ustasıHitchcock, eskimeyen filmleri ve ikonik oyuncularıyla 40. İstanbul Film Festivali’ni renklendirecek.Festival, haziran ayında düzenlenmesi planlanan fiziksel gösterimlerle Hitchcock’u15 uzun metrajlı, renkli filminin yenilenmiş kopyalarıyla anarken Sevin Okyay, Milliyet Sanat’ın Mayıs 2021 sayısında kaleme aldığı yazıyla, usta sinemacının filmlerinin neden eskimediğini anlatıyor.
40. İstanbul Film Festivali, ölümünün 41. yılında bir retrospektiflegerilim sinemasının üstadıAlfred Hitchcock’u anıyor.60 yıla uzanan meslek hayatında unutulmaz filmlere imza atanve modern sinemanın biçimlenmesinde önemli rol oynayanHitchcock’un15 renkli, uzun metraj filmi festival kapsamında haziran ayında sinemaseverlerle buluşacak.
Hem siyah-beyaz hem renkli sinemada klasikleşen birçok filmin yönetmenliğini yapan büyük usta, aradan geçen onca yıla rağmen hâlâ tüm canlılığını ve sinemadaki sarsılmaz yerini koruyor. Zamansız başyapıtların yönetmeniHitchcock’un filmleri kadar meşhur olan yönetmenlik üslubu, simge halini almış oyuncuları ve sıradışı karakterleriyle bütünleşerek izleyicilere büyük bir gerilim yaşatmaya bugün dahi devam ediyor. Sevin Okyay ise festival vesilesiyle kaleme aldığı kapsamlı yazıda, kadrajın içindeki siluetiyle izleyicileri selamlayan Alfred Hitchcock’u ve filmlerini anlatıyor.
.jpg)
“Alfred Hitchcock neredeyse 60 yıla uzanan meslek hayatında onu başkalarından ayıran, hemen tanınabilen bir yönetmenlik üslubu geliştirdi. İnsan bakışı gibi hareket eden kamera kullanımının öncülüğü onundur, hepimizi röntgenci yapıp çıkardı. Bizi diken üstünde tuttu, çekimleriyle korkumuzu, endişemizi pekiştirdi. Buz gibi güzel sarışınlar kullandı, onlara hayran kaldı, genelde kötü muamele etti. Uç örnekleri, TippiHedren’dir. Hiçbir kabahati yokken suçlu sanılan erkek karakterler yarattı, onlarla birlikte kanundan kaçtık. Tuzağa düşen insanları, onları tuzağa düşüren ‘çığırtkan kuşlar’ı anlattı.”diyen Sevin Okyay’ın yazısının devamı,Milliyet Sanat’ın Mayıs 2021 sayısında…
