A.Tülay Baybağ bu projesinde farklı dokuların bir bütün oluşturması, her elemanın tek başına olduğundan daha güçlü, zengin ve yepyeni bir dokuma oluşturmasından yola çıkıyor.

Sanatçı projenin başlangıç noktasını şöyle tanımlıyor. 
“Her toplum dinamik bir değişim içinde, farklı kültürel öğelere ve yapılara sahip birer mikro evrendir. Türkiye dokusunun, bu kültürün insanının ne kadar rengârenk, ne kadar bambaşka, ne kadar güzel ve biricik bir bütün oluşturduğunun örneklerinden birini de Mayıs 2013’te Gezi Parkı ruhunda yaşadık. Farklı inanışlara, ritüellere, arka planlara sahip bireyler bir araya geldiler ve tüm bu başkalıkları ile doğal ve zengin bir doku oluşturdular.”



Eserlerinde kullandığı malzemelerin ve dokuduğu formların hem çeşitliliği hem de benzerliği vurgulanması gereken bir özellik. Farklı dokuların bir araya gelip kendine özgü, nadir bir bütün oluşturması kültürlerin biricikleşmesini sembolize ediyor. Bunu yaparken kullandığı malzemelerin doğallığına ve rastlantısal olarak karşısına çıkmasına olabildiğince özen gösteriyor. Ağaç, ağaca yakın ve benzeyen doğa formlarını ve malzemeleri sıkça kullanmasındaki nedeni ise şöyle açıklıyor. “Ağaç benim için hem yaşamı (örn. Hayat ağacı) hem inanışı (örn. Dilek Ağacı) hem de kişisel geçmişi (örn. Soyağacı), simgeliyor; öte yandan da Gezi’yi de başlatan bir unsur.”


Rastlantısallık sanatçı için son derece önemli. Bu macerada doğal malzemelerin ve karışık tekniklerin kullanımı ile esere de kendini tamamlama olanağı vererek onunla karşılıklı bir etkileşime giriyor. Hem eser sanatçının dokusunu yönlendirerek tamamlıyor hem de sanatçı kendi eserini dokuyor. Tekdüze olmayan, çeşitliliklerden oluşmuş ama yine de farklı bir bütün olarak algılanan dokuma böyle oluşuyor. 
Editör: TE Bilisim