Robotik çağın ayak sesleri Robotik çağın ayak sesleri
Aşk, ölüm, sevgi, hırs, intihar, yolculuk, mutluluk, depresyon… Tüm bunlar herkes için farklı anlamlar taşıyor olabilir. Kaan Burak ŞenMutlu Kemikler isimli öykü kitabında kavramlara bambaşka perspektiflerden bakıyor. Günlük hayatın telaşından bir cımbızla çekip alıyor duygu ve durumları, akıllara gelmeyecek raflara iliştiriyor ve uzun uzun seyretmemizi, kendimize dışarıdan bakmamızı sağlıyor.

Haftanın okuma parçası birbirinden absürd hikâyelerin toplandığı Mutlu Kemikler’den geliyor!
 

Metrobüsten indim. Aklıma arkadaşlarım geldi. Herhangi biriyle görüşmeliydim. İnsanlığımın zekâtını verecektim onlarla görüşerek. Birileri benimle konuşmalıydı ve böylelikle ben de varlığımdan emin olmalıydım. Metrobüs durağında yürürken o hengâmenin içinde bir genç, kör bir adamın koluna girerek ona yardım etmek istedi. Kör adam kolunu hızla çekti. Genç kalakaldı. Gence, “Sen kolunu uzat, o senin koluna girsin,” dedim. Çocuk suratıma boş boş baktı. Göstermek amacıyla kör adamın yanına gittim. “Buyurun koluma girin. Sizi götüreyim,” dedim. Adam düşünmeden girdi koluma. “Nereye gideceksiniz?” diye sordum. “Metroya,” dedi. Konuşmadan ilerledik. Adamın yürüyüşü kör birine nazaran amatörlük barındırıyordu. Ufaktan yalpalıyordu ve hiç emin değildi yaptığı hareketlerden. Acaba yeni mi kör olmuştu?

Adamın, kolumu tutarken verdiği sıcaklık beni hafiften rahatsız etti. “Yürüyen merdivene bırakıp giderim,” diye düşündüm. Yürüyen merdivene geldiğimizde, “Kesin düşer,” dedim içimden. Onunla birlikte yürüyen merdivene de bindim.

Metroya giden uzun koridorda yavaş yavaş yürüyorduk. Ara ara yanımızdan, bir yere yetişmeye çalışan insanlar geçiyordu. Bana nereli olduğumu sordu. En sevmediğim iletişim başlangıcı bu. “Konya, sen nerelisin abi?” dedim. Malatyalıymış. Gayriihtiyari, “Neresinden?” diye sordum. Sanki Malatya’yı çok iyi biliyormuşum gibi... “Arguvan,” dedi. “Çiçek ismi,” dedim. “Erguvan.” Kör adam, “Evet ama bizim orada erguvana, arguvan derler,” dedi. “Yörenin ağzına göre değişime uğramış demek ki,” dedim. Allahım ne kadar sıkıcı konuşmalar bunlar... “Türküsü var,” dedi kör adam. “Fahri mi ne var...” dedim. Adam sevindi ve gururla, “Malatyalı Fahri Kayahan,” dedi.

Koridor o kadar uzundu ki metroya indiğimizde başka bir çağda bulabilirdik kendimizi. O metrolar bizi Fransız İhtilali’ne, Kavimler Göçü’nün başladığı yere götürebilirdi. Nihayet turnikelerin önüne geldik. Kolumu sıkı sıkı tutmaya devam ediyordu. Adamın elleri hâlâ sıcaktı ve bu durum benim moralimi bozuyordu. Turnikenin engelliler bölümünden, akbil basmadan geçtik. Bir kız, asansörü bizim için tuttu. Asansörün önüne geldiğimizde kıza, “Abiye yardımcı olabilir misiniz?” deyip adamın kolundan çıkmak istedim. Adam kolumu iyice tutup, “Dur gitme, anca beraber kanca beraber,” dedi. İstemeyerek tebessüm ettim. O bunu görmedi haliyle. Bir de sesli güldüm altyazı mahiyetinde.

Aşağı iniyorduk, ben iyice gerilmiştim. Hayırdır abi, evine kadar gitmeyiz umarım... Asansörde o kız, ben, kör adam ve kesif bir bira kokusu vardı. Adam koluma girdiğinde de almıştım o kokuyu ama ter olma ihtimali üzerinde durmuştum. Fakat asansördeyken bira olduğundan emin olmuştum. Muhtemelen o kız da almıştı aynı kokuyu. Bana sinirli sinirli bakıyordu; onu asansörde bir sarhoşla baş başa bırakma ihtimalime karşı. Asansörden indik. “Ne tarafa abi?” dedim. “Kartal,” dedi. Kartal istikametine gidecek metronun geleceği yöne doğru ilerledik. Sarı çizginin çok az gerisinde durdum ve aniden kolumu çektim. Kolumu tekrar tutmak için bir hamle yaptı. Tutturamadı. “Birazdan gelir,” dedim ve adamın yanından hızla çekildim. Biraz uzaklaşınca adama baktım. Bir bebeği cami avlusuna bırakmış gibi hissettim. Metro yaklaşıyordu. Metro her şeyiyle yaklaşıyordu. Kör adam kendini raylara attı. Orada öylece kalakaldım. Bağrışmalar yükseldi. Tren ani fren yaptı ama çok geçti. Böyle bir durumda tam olarak ne yapmalıydım? Rayların olduğu bölüme korka korka ilerledim. Bakamadım, döndüm.

Hiç konuşmadan eve kadar yürüdüm. Eve varınca YouTube’dan Fahri Kayahan açtım. “Mevlam Birçok Dert Vermiş” diye bir parçası çıktı karşıma. Şimdi sarhoş ve kör adamın hayaleti sonsuza dek Kartal metrosunu bekleyecek. Benim ruhum ise sarı çizgiyle vagonlar arasında ezilip duracak. 
Editör: TE Bilisim