İlk kitabında olduğu gibi okurları yeniden sürükleyici bir yolculuğa çıkaran Gülsoy’un yeni romanı İkinci Kıyamet, yaşanmış, akıl almaz bir hikâyeden esinlenerek aşkın ve savaşın tanıklığında, tüm zamanların içinden geçiyor. 

Sevilen oyuncu, tiyatro yazarı, senarist ve yönetmen Buğra Gülsoy, ilk romanı Birinci Kıyamet’in ardından serinin son kitabı İkinci Kıyamet’i de İnkılâp Kitabevi etiketiyle okurlarla buluşturdu.

Buğra Gülsoy’un ilk romanı Birinci Kıyamet, Edgar Allan Poe’nun “En korkunç canavarlar, ruhlarımızda gizlenenlerdir” cümlesiyle başlıyordu. Birinci Kıyamet’in devamı olan İkinci Kıyamet ise yine Poe’ya ait “Bir taht inşa etmiş ölüm, uzak batıda yalnız bir şehirde” cümlesiyle devam ediyor.

İkinci Kıyamet, boksör Sabri Mahir’in hiç bilinmeyen hikâyesinin detaylarını duygu yüklü bir dille anlatıyor. Türkiye’den gitmek zorunda kalan ve tüm dünyanın kıyısında aç, sefil dolaşan Sabri’nin tek hayali İstanbul’da bıraktığı Pera’sına, vatanına kavuşmaktır. Gittiği her ülkede yeni bir kıyametle tanışır, her kıyamet onu aşkına yaklaştıracak birer ipucudur. Tevfik Fikret’ten Sakallı Celal’e, Marlene Dietrich’den Bertolt Brecht’e, Osmanlı’dan Hitler Almanya'sına kadar tüm zamanların içinden geçen Sabri Mahir İkinci Kıyamet’te, akıl almaz serüvenine “Güneşin Doğduğu Yer”e, Pera’sına seslenerek devam ediyor: “Bu sana son mektubum… Geliyorum… Dönüyorum sana, yuvama, gerçeğime. İçi bizimle dolu bir gelecek olamaz artık biliyorum. Tek bildiğim son bir kez daha bakabilmek gözlerine, yüzüne bakabilecek cesareti kendimde bulabilirsem eğer…”

Buğra Gülsoy’un yeni romanı İkinci Kıyamet, İnkılâp Kitabevi etiketiyle raflarda, inkilap.com, dr.com.tr ve kitapyurdu.com adreslerinde! 

Editör: TE Bilisim