İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ ANTİK DNA ÇALIŞMALARI İLE İNSANLIK GEÇMİŞİNİN İZLERİNİ SÜRÜYOR

İstanbul Aydın Üniversitesi, Türkiye’de ilk defa yürütülen antik DNA çalışmaları sırasında Kırım Hanı Hacı Giray Han türbesine defnedilmiş bulunan 18 kişiden 13’ünün kimliği saptandı.
İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) ve İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi işbirliğinde yürütülen antik DNA çalışmaları ile birlikte geçmişe ışık tutup geleceğe yön verebilen bilimsel veriler ortaya konulmaya devam ediliyor.

18 İSKELETİN 13’ÜNÜN KİMLİĞİ TESPİT EDİLDİ

Ukraynalı arkeolog Aliye İbragimova’nın, Kırım Hanlarından Hacı Giray Han’ın türbesinde yürüttüğü çalışmalar esnasında, ortaya çıkan kemik parçalarının kimliklendirilmesi için İstanbul Aydın Üniversitesi’ne müracaat etmesiyle başlatılan çalışmalar sonucunda, Hacı Giray Han’ın oğulları ve torunları olmak üzere 18 farklı kişinin bulunulduğu iddia edilen türbede, kemik parçalarından şimdilik 13 kişinin kimliği saptandı. Yapılan analizler doğrultusunda türbedekilerden 2’sinin küçük çocuk, bir tanesinin 12-13 yaşlarında çocuk ve bir tanesinin de 15-16 yaşlarında ergenlik döneminde olan bireyler olduğu belirlendi. Bunların dışındakilerin ise yetişkinlere ait olduğu tespit edildi. Şekil yapısı düzgün olmayan ve toz haline gelen iskeletlerin de araştırılması bittiği takdirde, kimliği tespit edilenlerin sayısının artması bekleniyor. 

“MİTOKONDRİYAL DNA’YI KULLANIYORUZ”

Bu çalışmaları kazılardan çıkan örneklerle genişleteceklerini vurgulayan İAÜ Genel Cerrahi, Adli Antropoloji ve Kriminalistik Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Mehmet Görgülü, çalışmalar neticesinde yurtdışına herhangi bir envanter göndermeye gerek duyulmadan, tümüyle yerli birikim ve olanaklarla bütün analizlerin yapılabileceğini söyledi. Yapılan DNA çalışmalarıyla elde edilen bilgileri de değerlendiren Yrd. Doç. Dr. Görgülü, “Bu çalışmalar dünyada yeni yapılmaya başlanan araştırmalar. Yurt dışında bu çalışmalar 'High Science' yani ‘yüksek bilim’ olarak adlandırılıyor. DNA analizinde Mitokondriyal DNA'yı kullanarak bu insanların anne soylarının nereden geldiğini, saç ve göz renklerini, genetik olarak iz bırakmış bir hastalık yaşayıp yaşamadıklarını saptayabiliyor ve genetik yolculuğunu ortaya çıkarabiliyoruz. Bu bireylerin nereden geldiğini ve 200 yıllık bir tarihi göç sürecini dahi ortaya koyabiliyoruz.” dedi. 
150 BİN YILLIK İSKELETLER BİLE İNCELENEBİLECEK
Türkiye’de konu hakkındaki birikimin 10-15 bin yıllık iskeletlerde çalışılabilecek seviyeye geldiğini, dünya genelinde yapılan literatür çalışmalarında ise 150 bin yıla kadar eski iskeletlerden DNA elde edilebilme ihtimalinden söz edildiğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Görgülü, ”Örneğin Denisova insanı olarak adlandırılan insan türüne ait olduğu düşünülen 78 bin yıllık bir diş parçası bulundu. Bu parçada DNA izolasyonu yapılarak bunun bir genç kız olduğu ortaya çıkarıldı. Çok daha geriye doğru gidilebiliyor fakat bizler daha yakın tarihli, en fazla 3 bin yıllık çalışmalar yapıyoruz. Çalışmaları ülkemizde bulunan 10-15 bin yıllık iskeletlerle genişletmeyi hedefliyoruz. Biz bu donanıma, bilgi birikimine ve ekibe sahibiz. Bu çalışma ülkemizde yeni bir çalışma. Sadece biz yapmıyoruz ancak biz yeni şeyler başlatmaya çalışıyoruz.” diye konuştu.

Dinçer BİLGENER
Metin Yazarı
İstanbul Aydın Üniversitesi

Editör: TE Bilisim