Özgürlük, sevgi, barış, kardeşlik, iyilik, yardımlaşma, dostluk, iyi niyet, samimiyet, hoşluk, Allah’tan korkma, Allah’ı çok sevme, güzel olana muhabbet, dürüstlük, diğergamlık, samimiyet,  bilim, sanat, estetik bunların hepsi İslam'ın özünde vardır. İslam güzel olan her şeydir.
İslam'da kavga yoktur, kin yoktur. İslam'da terör, kargaşa, bencillik, çıkarcılık, kıskançlık, arkadan konuşmak, tecessüs, dedikodu, yanındaki açken tok yatmak, yalan ve bağnazlık yoktur. Kötü olan hiçbir şey yoktur.
'İslam' kelimesi Arapça'da 'barış' kelimesi ile aynı anlama gelir.

Ey iman edenler, hepiniz topluca "barış ve güvenliğe (Silm'e, İslam'a) girin ve şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, size apaçık bir düşmandır. (Bakara Suresi, 208)

İslam sevgi ve şefkat temelleri üzerine kurulu bir dindir. Kuran, imandan kaynaklanan ve ruh üzerinde derin bir etki oluşturan bir sevgi anlayışını bizlere öğretir. Fedakarlık, cesaret, cömertlik, sevgi ve koruma hisleri, Kuran’daki sevgi anlayışının özünü oluşturur. Bu nedenle İslam barışa çağırır ve Allah’a karşı tam samimiyet ve dürüstlüğün yaşandığı bir hayatı teşvik eder. Bu nedenle herkesin samimi bir şekilde İslam’ı yaşayabilmesi için Allah’ın hüküm ve emirlerini kendi kişisel vicdani kanatiyle kabul etmesi ve uygulaması  çok önemlidir.

Dinde zorlama (ve baskı) tur. (Bakara Suresi, 256)

Kimse İslam ahlakına göre yaşamaya zorlanamaz. İman edenlerin sorumluluğu insanlara Allah’ın varlığını ve Kuran ahlakını anlatmaktır. Bu yükümlülüğü yerine getirmek isteyen Müslümanlar, diğer insanların hidayetine vesile olmak için insanlara İslam’ı anlatırlar. Allah’ın “iyiliği emret, kötülükten sakındır” hükmünü yerine getirir ve insanları Allah’ın yoluna tüm samimiyetleriyle çağırırlar. Ancak bu sorumluluğu yerine getirirken hiçbir şekilde onları zorlamazlar.

Kuran, insanlara düşünce ve din özgürlüklerini doyasıya yaşayabilecekleri özgür bir ortam sunar.  
Bu nedenle Müslümanlar, Kuran’da ‘Kitap Ehli’ olarak adlandırılan Musevi ve Hristiyanlara da derin bir şefkat, sevgi ve adaletle davranırlar.
“Allah, sizinle din konusunda savaşmayan, sizi yurtlarınızdan sürüp-çıkarmayanlara iyilik yapmanızdan ve onlara adaletli davranmanızdan sizi sakındırmaz. Çünkü Allah, adalet yapanları sever.” (Mümtehine Suresi, 8)

Müslümanlar inançları gereği kendileriyle aynı değerlere sahip olan Hristiyan ve Musevilerle birlikte dinsizlik ve radikal unsurlara karşı ideolojik bir mücadele vermeleri gerektiğine inanırlar. Müslümanlar, tüm dünyaya güzel ahlakı yaymak için Musevi ve Hristiyanlarla birlikte çalışır ve bu çalışmalarında sevgi, saygı, anlayış, uyum ve işbirliğini temel alırlar.

Allah Kuran’da insanları farklı inanç ve görüşlere sahip topluluklar olarak yarattığını, bu nedenle Müslümanların bu farklı görüşlere sahip insanların varlığını güzellik ve sevgiyle kabul etmesi gerektiğini bildirmiştir. Allah’ın insanlar için dünyada uygun gördüğü model budur:

Eğer Allah dileseydi, sizi bir tek ümmet kılardı; ancak (bu,) verdikleriyle sizi denemesi içindir. Artık hayırlarda yarışınız. Tümünüzün dönüşü Allah'adır. Hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyleri size haber verecektir. (Maide Suresi, 48)
Bu nedenle Müslümanlar her din, ırk ve ulustan insanı  Allah’ın bu dünyadaki tecellileri olarak görür ve onlara karşı derin bir sevgi ve şefkat duyarlar.
Barışın sağlandığı bir toplumun en önemli özelliği aynı zamanda bir güven ortamı olmasıdır. Güvenlik oluşturulmadığı sürece barış ortamı asla oluşmaz. Bu açıdan İslam barışın ön koşulunu sağlar ve güvenliği sağlamanın tek yolu ‘İslam’a girmek’, yani Kuran ahlakına göre yaşamaktır.

Ey iman edenler, hepiniz topluca "barış ve güvenliğe (Silm'e, İslam'a) girin ve şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, size apaçık bir düşmandır.
Kuran’a göre bir Müslüman, Müslüman olsun olmasın hatta isterse ateist olsun herkese güzellik ve şefkatle davranmakla yükümlü kılınmıştır. Yardıma muhtaçları, masumları korumak ve ‘fesatın yaygınlaştırılmasını’ engellemek bir Müslümanın görevidir. Fitne, güvenlik, rahatlık ve barışı ortadan kaldıran her türlü anarşi ve terör eylemi anlamına gelir. Allah ise, bozgunculuğu sevmez. (Bakara Suresi, 205)
 
Didem RAHVANCI
 
http://didemrahvanci.blogspot.com