Adam sırılsıklam olmuş, aşktan değil ama…  miting alanında,  sicim gibi yağmur yağıyor. Etrafında pervane olan, ona şemsiye tutan pohpohçular da, ponpon kızlar da yok. Ponpon dediysem, şu kocasını arkadaşlarıyla paylaşacağını söyleyen üresin  gelsin aklınıza…  Ben onun gibilere “Pompişin ponponları” diyorum. Ay yazının başlığı bu mu olsaydı yoksa?
Neyse biz yine bizim fotoğraf karesine dönelim. O adam Kemal Kılıçdaroğlu, mikrofon elinde sakince anlatıyor, sesi kulaklarımı tırmalamıyor… Eliyle koluyla konuşmuyor, yüreğiyle konuşuyor. Bu adam “halk adamı” diyorum. Bir zamanlar Ecevit’in giydiği mavi gömleği de giymiş üzerine…  “Umudumuz Ecevit” diyenlerin  yeni lideri… Kemal Kılıçdaroğlu TRT'deki konuşmasını Erzurum milletvekili adayı  Gonca Aytaş’'a yaptırdı. Gonca’nın başına gelenleri biliyorsunuz. Nene Hatun gibi savaşıyor Dadaş diyarında… Bu arada Erdoğan etnik kökenleri sıralarken duydunuz mu? “Kürtüylle, Türküyle, Dadaşıyla...” sıraladı. Dadaş  ne zaman etnik köken oldu bilmiyorum.  Dadaşlık etnik kökense, efelik de etnik köken olur. Olur olur, bu kafayla bizim  çerezistanda herşey olur. 
Bir tarafta mikrofon cumhuriyeti,  öte  tarafta   mikrofon delisi olmayan, sırasını milletvekili adayına bırakan  Kemal Kılıçdaroğlu. Düşünsenize balkon şövalyesinin elinde böyle bir fırsat olsa,  hayatta bırakmaz mikrofonu, balkondan tepe taklak düşer de yine bırakmaz direnir.  O direndikçe TRT hava gazı verir. TRT!  Hepimizin vergileriyle beslenen  devlet televizyonu,  Çerezistanda  TırtTV!  Cumhurbaşkanı görüntüsü var ekranda, ama alttaki yazı şöyle: “Başbakan Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan”  Daha üstünden iki gün geçti geçmedi derken yine altyazısı “Başbakan”  üst fotoğrafı cumhurbaşkanı…  .  Çerezistanda işler böyle yürüyor hem kel oluyorsunuz, hem fodul.
Bir de yurtdışı kelleri var. Mesela; Dünya Gazeteler Birliği Başkanı: “Türkiye gazeteciler için en büyük hapishane” The Guardian: “Öfke dolu ve aksi Erdoğan, kendisini eleştirenlere zulmediyor”  demişler. Çerezistan’da  gazeteci olmak da  ustalık ister…  Ahan da üç nokta yan yana koydum.  Yazının içini siz doldurun.  Bekir Coşkun yan yana üç nokta koyduğu için yargılandı biliyor musunuz? O üç noktayı cumhurbaşkanına  hakaret olarak algılayan hukukçuların türediği  Erdoğan’ın Yeni Türkiye’si  bir  tarafta,  bizim Türkiye’miz  öte tarafta.  Kim hain, kim yalan söylüyor millet şaşkın.
 
Erdoğan: “17 milyon yoksul varmış yalan söylüyorlar. Hangi veride var bu?" diyor,
TÜİK:” 2013 Yoksul sayısı 16.706.000”
Erdoğan: “Danıştay Sarayın kaçak olmadığına yönelik karar verdi” diyor.
DANIŞTAY: Geçen hafta “AK Saray kaçak!”
 
Tuvaletçilerin çerezistanı sap yedi saman çıkardı derken her şey devlet sırrı oldu.  Mesela; gizlenen “AKKUYU RAPORU” ortaya çıktı, meğer  hiçbir tavsiyeye uyulmamış! Facia öncesi nükleer fecaat! Davutoğlu:"Devlet sırrını ifşa edenle işbirliği yapılmaz, bu bir casusluktur"  dedi, öte yandan Kozmik Odayı ifşa edip, kendisi başbakan oldu.  Çerezistandaki Kozmik Oda neydi, devlet sırrı değil miydi?
 
Kılıçdaroğlu’nun mitinginde “hırsız”  diye bağıranlar, yuh çekenler olunca Kılıçdaroğlu onları susturuyor.  Çerezistan  Cumhurbaşkanı açılış yaparken: "yalancı Kemal" sloganları atarken,  tarafsız olduğunu söyleyen ama asla tarafsız davranamayan  Cumhurbaşkanı "aynen öyle" diye bağırıyor.
Biz; 2012 yılında, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nı Ankara'da, Ulus’ta  kutlarken,  bize saldıran, bizi gaz ile boğarlarken; bunların “DEVLET SIRRI ve amacı ne?” diye düşündük… Sakla samanı gelir zamanı… Şimdi  bizim de bir devlet sırrımız var, 7 Haziran’a kadar, siz düşünürken,  biz  biraz çerez yiyelim izninizle…
Seray DEREN- Hür Kalem