Marmara Sağlık Federasyonu; MASFED ve Federasyon üyesi  29 Sağlık Derneği, son yılların en çalkantılı ve sıkıntılı dönemini yaşayan Türkiye gündemini bugün Point Hotel'de yaptıkları basın toplantısı ile değerlendirdi. Aralarında Doktor Figen Es, Avukat Bilal Çalışır,  gibi  sektör temsilcilerinin yer aldığı toplantıya çok sayıda sağlık personeli ve basın mensubu katıldı .

MASFED'e bağlı 29 Sağlık Derneği adına konuşan MASFED Başkanı Op. Dr. Ahmet Seyfi Gözaydın'ın basın bildirisi ise şöyle;

Ülkemiz uzun ve çalkantılı koalisyon yılları sonrası istikrarlı bir dönem yakalamıştır.Başta sağlık sektörü olmak üzere birçok alanda gelişmeler yaşanmıştır. AB sürecinde ilerlemeler kaydedilmişti. Bu sürecin devam edeceği ve demokratik hukuk devleti olacağımız umudunu taşırken bir anda ümitlerimizi kaybetmemize sebep olan gelişmelerle karşı karşıya kaldık.Bu olayların toplumda farklı komplikasyonlara ve travmalara sebebiyet vereceği endişesini taşımaktayız.

 

Ülkemizde yaşanmakta olan gelişmelere bağlı olarak yöneticilerimizde görülen öfke dilinin toplumsal kutuplaşmaya sebep olduğu ve bununda bir paranoyaya dönüşebileceği endişesini taşıyoruz. Bizi bu endişeye sevk eden sebepleri bir kaçını şöyle sıralayabiliriz;

Parti tüzüğünde 'yolsuzluklarla mücadele için başsavcılıkların yetkilerinin artırılacağı' vaadi bulunan bir hükümetin,4 bakanın istifasına yol açan yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarının örtbas edilmesini, ilgili savcılara baskı yapılmasını hatta hepsinin görevden el çektirilmesini kaygıyla karşılıyoruz. Yargı tarafından soruşturulamayan her yolsuzluk iddiasının şüyuu vukuundan beter olacaktır.

 

Daha düne kadar demokrasi ve yargı bağımsızlığını bayraklaştıran Ak Parti'nin,bunları tekzip edercesine yargıyı,HSYK aracılığıyla Adalet Bakanına bağlama girişimini anlamakta güçlük çekiyoruz. Maalesef bu durum yolsuzlukları perdeleme girişimi olarak algılanmaktadır. Yürütme organın alelacele kararlarını ve olağanüstü telaşını düşündürücü bulmaktayız.

28 Şubat darbecilerine bile rahmet okutacakseviyelere ulaşanbürokratik kıyımı, özellikle debinlerce polis müdürü ve polisin hiç bir soruşturmaya tabi tutulmadan görevden alınmasını bir akıl tutulması olarak görüyor vehayretle izliyoruz.Bu ani görevden almaların hangi delillere ve hukuki sebeplere binaen yapıldığı ise toplumun zihninde cevabı verilemeyen bir soru işaret olarak duracaktır. Eğer bu görevden almalar bir takım fişlemelere dayanıyorsa bu açık biranayasal suçtur.

Sürekli tekrarlanan 'paralel devlet' söyleminin inandırıcılıktanyoksun olduğu ve iddia edilen yolsuzluk davalarını örtmeye ve gündemden düşürmeye yönelik dezenformasyon amacı taşıdığı görülmektedir. Eğerkamuda amirlerini dinlemeyen kamu görevlileri var ise, bu kişilerin somut delillerle yasal işlem yapılmalı.

 

Toplumun herhangi bir kesimine karşı aşağılayıcı ifadeler kullanılması sağlık çalışanları gibi, kamu hizmeti gören yargı camiasının "yargı darbesi, paralel yargı" gibi isnatlarla zan altında bırakılmasını devlet aklıyla bağdaştıramıyoruz.

 

Yürütmenin yargıyı kontrol etmeye kalkıştığı, idarenin yolsuzlukları değil, yolsuzluklarla mücadele edenleri hedef aldığı bir ülkede toplumsal huzur ve ekonomik istikrardan söz edilemez. Siyasi aktörlerin kendi işadamlarını baskı altına aldığı ve tehdit ettiği bir ülkeye yabancı yatırımların akmasını beklemek saflık olacaktır. Mevcut gidişatın sonucu, daha önce dış politikada olduğu gibi ülkenin ekonomik olarak da yalnızlaşması ve içine kapanmasıdır.

 

Yolsuzluk soruşturmalarında söylene gelinen dış güçler ve komplolar somut belgelere dayanıyorsa bahsi geçen ülkelere niçin yaptırım uygulanmadığı ve diplomatik yolların denenmediği düşündürücü bir çelişkidir.

 

Demokrasi hiç bir yerde sonlanmamış bir süreçtir.  Ancak sekteye uğramadan ve travma yaşatılmadan ilerlerse mesafe kat edebilir. Bu nedenle; toplumumuzun büyük ümitlerle desteklediği, demokratik adımlarını içtenlikle alkışladığı hükümet yetkililerinin,halkı kutuplaştırıcı nefret söylemini terk ederek, toplumun tüm katmanlarını yeniden kucaklayacak bir açılımı başlatmasını,ülke sevgisinden kaynaklanan endişe ve kaygılarımızı değerlendirmesini bu ülkenin eşit vatandaşları olarak bekliyoruz.

 

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

Editör: TE Bilisim