Çok genç bir dostumun  “Artık düş bile kuramıyorum”  diyen sesindeki çaresizlik  üstüme bir karabasan gibi çöküyor. Onu rahatlatacak bir şeyler söylemeye çalışıyorum. “Bu günler geçici” demek istiyorum. “Güzel  günler  bekliyor sizi ilerde. Hele bak göreceksin, biraz zaman tanı kendine, yeniden düş kuracaksın”demek  istiyorum. Ona umut dolu bir soluk vermek isterken, boğazımdan kendime bile yetmeyen cılız bir nefes çıkıyor.

         

Yaşam koşulları çevremizdeki çemberi giderek daralıyor. Gelecekten beklentisi olmadan, yalnızca bu günü kurtarmaya yönelik, köleler gibi çalışmaktan başka hiçbir seçeneği olmayan gencecik insanlar, düş bile kuramıyorsa  nasıl soluklanacaklar ?

 

Düş kurabilmek, hayalcilik ya da gerçeklerden kaçmak değildir. Bir anlamda geleceğe yönelmektir. Beklentidir. Yaşamımızdan eksilenlerin yerine bir şeyler koymayı düşünmektir...  Bir anlamda umudu  kaybetmemektir düş kurmak.

 

Yaşama güvensizlik, bu günü bile aramaktan korkmak, yalnızca günü yaşama adına canhıraş bir  güçle çalışmak!  Düzenimizi koruma  adına verdiğimiz ödünlerden boğazımız daralıp, kişiliğimizi  korumak bile bunca zorlaşırken,  yeniden düş kurmanın yolunu nasıl bulabileceğiz?

 

Düşünüyorum o günden bu yana...  Çıkar yolu nedir bu yeni düzende yaşamayı öğrenmenin?  Belki düşleri daha daraltmak, belki gerçekleri yadsımadan yaşamayı öğrenmek... Değişen  her koşulda  dengelerimizi yenilemek  zorundayız. Bunu yapamadığımızda,  kendimize olan  sevgi ve saygımızı da  yok edebiliriz. Gerekli önlemleri alamazsak, günü yaşama adına vermek zorunda olduğumuz ödünler boğazımıza ilmik olacak  ve  giderek  soluğumuzu kesen bir düğüme dönüşecektir.  Özümüzü koruma ve kollama adına küçük mutlulukları yakalayarak  biraz dinginleşir miyiz ki?

 

Yol kıyısındaki  bahar dallarının kokusunu içimize çekmek,  evimizin girişindeki  ortancanın   yeni açan yaprağını okşamak,  gece yatağımızda rüzgarın uğultusundaki  ezgiyi ninni gibi dinlemek, içinde bulunduğumuz kısır döngünün dışında  bir yaşamın var olduğunu  duyumsatabilir mi bize? 

 

Doğanın  tüm zorlayıcı koşullara karşı direnerek yenilendiğini gördüğümüzde, yaşamdaki zorlukların bir şekilde yaşanması gerçeğiyle yüzleşmek kolaylaşabilir.  Korkmadan ve tüm gücümüzle kötü koşulları göğüsleyebildiğimizde,  gücümüzün kaynağının sınırsız olduğunu görebiliriz. 

    

Yaşamı sürdürme adına göstereceğimiz  çabalar  umudu  yakaladığında, göreceğiz ki düşlerimiz  yeniden yeşerecek...


Tunca TÜNAY
[email protected]