Yürüyüş benim için spor yapmaktan daha çok, yaşamla ilişkimi güçlendiren bir eylemdir. Yürürken, çevremi dikkatle gözler, yolun kıyısındaki ağaçlara, çiçeklere bir tanıdığıma bakar gibi bakarım. Bahçemizdeki turunç ağacı, çitlerimizi sarmalayan hanımeli,  sokağımızın en güzel evi olan küçük köşkün bahçesindeki –adını bilmediğim-kırmızı renkli bodur bitki, köşedeki evin duvarlarını sarmalamış sarılı-morlu çiçekler ve pembe boyalı evin bahçesindeki şeftali ağacı benimdir sanki.
 
Özellikle kış günlerinde, bahçemdeki turunç ağacının hiç sararmayan yeşil yaprakları arasında gördüğüm her yeni meyve, beni heyecanlandırır. Doğanın bilincine ve olağanüstü gücüne tanıklığım, beni de güçlendirip canlandırır. Karlar arasındaki ağacımın dallarındaki meyveleri görmek, doğal ve rahatlatıcı olduğu kadar, doğanın bilgeliğinin de kanıtıdır sanki.
 
Dün, olağan günlük yürüyüşümü yaparken, pembe evin bahçesindeki şeftali ağacımın dallarında çiçeği patlamış tomurcuklar gördüm. Kış mevsiminde şeftaliyi çiçeklenmiş görmek, turunç ağacında meyve görmek gibi sevindirici değil. Ağacımı sıkıca silkelemek ve ona, şöyle seslenmek istedim;  Kendine gel! Ne yaptığını sanıyorsun? “Doğanın seni şaşırtmasına neden izin veriyorsun? “Güneşin bir kaç günlük sıcaklığına kanıp, çiçeklerini açmaya hazırlaman ilk değil, korkarım son da olmayacak. Geçen kış, zamansız açan çiçeklerinin, don yediğinden meyveye dönemediğini ne çabuk unuttun. Azıcık gün gördün diye hemencecik çiçeğe dönmek de neyin nesi?  Sen ne zaman ders alacaksın yaşadıklarından?
         
Şeftali ağacımın zamansız çiçeğe dönmüş tomurcuklarına üzüntüyle bakarken, bir yandan da tüm canlılar yaşamı çok uyanık olarak izlemek zorunda diye düşünüyorum. Yanılgılarımızdan ders almaz, hatalarımızı yineler ya da her şeyi oluruna bırakırsak kışın açan şeftali çiçeğinden bir farkımız kalmaz. Bence, yaşamın içinde olmanın ilk koşulu, yaşamımız üzerinde etkin olabilmektir. İsteğimiz dışında yaşamak zorunda kalacağımız anları azaltmak için gereken önlemleri alabilmek bizi yalnızca güçlendirmekle kalmayıp, kar altında bahar dalı olmaktan da kurtaracaktır.
 
         
Tunca TÜNAY
 
[email protected]