Daha önce de yazmıştım, “Bu yıl kitap okumalarımda ana merkezde Murat Belge ve Ahmet Ümit” olacak diye. Her iki yazarında bu güne kadar yayınlanmış bütün kitaplarını bir süre önce internet ortamından satın almış ve okumaya başlamıştım. Murat Belge’nin “İstanbul Gezi Rehberi” isimli kitabını okuduktan hemen sonra “Başka Kentler, Başka Denizler” isimli üç ciltten oluşan kitaplarını okumaya başladım ve bu kitapları da bu hafta itibariyle bitirmiş bulunuyorum. Üzerinde bir şeyler yazmadan geçmek olmaz. İlle de bir şeyler yazmak icab ediyor.
  
Murat Belge’nin yazı dilini ve ilgi alanlarını beğeniyorum. Gerek siyaseten durmuş olduğu nokta olsun, gerekse de akademisyen kimliği olsun ilgi alanıma giriyor. Tabi bir diğer yandan seyyahlığı… En azından Murat Belge’nin, seyyahlığı hakkında fikrim vardı ama henüz daha şu 2013 yılında bu alandaki faaliyetlerine ilişkin yazmış olduklarını okuma fırsatım oldu. Bu fırsatın güzel olmadığını söyleyemeyeceğim. Bir hayli memnun kaldım. Bu memnun kalma halime ilişkin görüşlerimi “İstanbul Gezi Rehberi” isimli kitabı üzerine yazmış olduğum yazıyla dile getirmeye çalışmıştım. En azından seyyahlık güzel bir aktivite… “Aktivite” diyorum, zira kitaplarda belli bir disipline bağlı kalınarak bir şeyler yazılmamış. Belirgin bir sıralama yok. Anılar, müzeler, kiliseler, resimler, yazarlar, müzisyenler, mimarlar, cadde ve sokak ayrıntıları, göller, nehirler, lokantalar, siyaset, politika, tarih ve saireler. Ne ararsanız var. Murat Belge’yi yeri geliyor karşınıza oturmuş bir şekilde, tatmış olduğu yemeğe ilişkin görüşlerini anlatırken buluyorsunuz, yeri geliyor, sokaklarda dolaştığı anları ve karşılaştığı olaylardan doğmuş anılarını anlatırken buluyorsunuz. Güzel de anlatıyor hani. Sıcak ve sempatik…  Tabi böyle olunca kitapları bir türlü elinizden bırakamıyorsunuz. Okuyarak kültürlenmek adına epey bir mesafe kat ediyorsunuz. Hani derler ya, “Çok okuyan mı, çok gezen mi bilir?” diye. Murat Belge’nin durumunu nereye koyalım? Hem geziyor, hem okuyor. Biz okurlarına da, görmediğimiz yerler hakkında epey bir kültürlenme zemini hazırlıyor. Murat Belge sayesinde birçok dünya kenti hakkında epey bir kültürlendiğimi söyleyebilirim. Kitaplarda bahsi geçen kentlerin herhangi birisi hakkında konu açıldığında benim de birkaç şey söyleyebilme şansına eriştiğimi itiraf edeyim. Az bir şey mi? Onlarca dünya kenti… Boston başta olmak üzere, Barcelona, Sevilla, Frankfurt, Düseldorf, Kiev, Dubrovnik, Oslo, Odesa, Roma, Vatikan, Milano, Venedik, Prag, Montreal, Toronto, Zürih, Kophenag, Helsinki, Cenevre, Oslo, Kenya, Stocholm, Amsterdam, Budapeşte, Bükreş, Graz, Viyana, Berlin, Seatle, Losangeles, San Fransisco, Beyrut, Şam, Lübnan, Ürdün… Say sayabildiğin kadar.
  
Benim aslında bu hususta okurlara önereceğim şey, bu kitapları okumaları tabi ama daha da önemlisi mutlaka lise çağında çocukları varsa onlara okutmaları. Hele bizdeki okul eğitimine baktığımızda, vaziyetin hiç de iç açıcı olmadığını bildiğimizden, okumaya hevesli olan gençlerin bu türden kültür kitaplarını okumasında fayda var. Bütün bir hayata önemli katkılar sunabilecek türden kitaplar. Hani yanlış anlaşılma olmasın, kitaplar arasında ayrım yapmak değil derdim. Bu kitapların öğrencilik süreci içerisinde öğrenciye sağlayabileceği katkıya dikkat çekmek adına ayrı bir noktaya koyuyorum. Sonuçta güzel sanatlar alanına, tarih bilgisine, toplumları tanımak, bilmek ve anlamak adına bu türden kitapların epey bir katkısı oluyor.
  
E tabi bu kitapları insan okuyunca ve içinizde gezme merakınız da varsa tabi, Murat Belge’yi kıskanmak durumunda kalıyorsunuz. Zira elde valiz, o şehir senin, bu şehir benim dolaşıyor. Kitaplar bir taraftan kentleri tanıtıyor ama bir anlamda da anı kitabı olarak değerlendirilebilecek türden. Hatta anı kitapları demek pek de yanlış olmaz. E haliyle Murat Belge’nin özel yaşamına ilişkin de epey bir şeyler öğrenmek durumunda kalıyorsunuz. “Mesela” derseniz, ben bu kitapları okumadan önce Murat Belge’nin, Hale Soygazi ile evli olduğunu bilmiyordum. Kitaplar da hep bir Hale’nin ismi geçiyor. Muhtemelen “Eşidir” diyorsunuz ama Hale’nin, Hale Soygazi olduğunu bilmiyorsunuz. Murat Belge üzerine konuşurken bir bayan arkadaşım Murat Belge’nin, Hale Soygazi ile evli olduğunu söyledi. Çok emin değildi ve google sorduk, bilgiyi doğruladık. Kızı Ceren’i de tanıdık bu kitaplar sayesinde. Amerika’da okuduğunu öğrendik ve şimdilerde Kanada’da bir üniversitede öğretmen olmuş. Murat Belge’nin öğrendiğim bir başka prensibi ise içkinin yasak olduğu ülkelere gitmemek. Güzel bir prensip… Yurt dışına sürekli çıkma fırsatı olan birisi olsaydım muhtemelen bende böyle prensip edinirdim. Murat Belge’nin, Demokrat Parti milletvekillerinden Burhan Belge’nin oğlu olduğunu biliyordum ama Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun yeğeni olduğunu bilmiyordum. Bunu da bu kitaplar sayesinde öğrenmiş oldum.
  
“Başka Kentler, Başka Denizler’e” gelecek olursak… Eğer tarih merakınız varsa, sanat tarihine meraklıysanız, görmediğiniz, bilmediğiniz şehirlerin sokaklarını, caddelerini az buçuk zihninizde canlandırmak gibi hevesiniz varsa sanırım en iyi adres Murat Belge’nin şu an için üç ciltten oluşmakta olan “Başka Kentler, Başka Denizler” kitaplarıdır derim. Murta Belge’nin gezileriyle tanımaya çalıştığı toplumlar hakkında da fazlasıyla bilgi sahibi oluyor insan. Rönesans dönemi Avrupasını, ABD tarihini gayet güzel anlatıyor Murat Belge. Yukarıda da söylemeye çalıştım ya, “Okuyarak kültürlenmek adına bu kitaplar bire bir” diye.
  
Bundan sonrası için Murat Belge’nin bir başka kültür kitaplarından olan “Tarih Boyunca Yemek Kültürü” kitabını okumaya başlayacağım. Muhtemelen önereceğim kitaplardan birisi olacaktır. En azından kitaplarından ve günlük köşe yazılarından tanıdığım Murat Belge’nin bu kitabını da okumak sanırım bir hayli eğlenceli olacak. 


Nihat YILDIZ