Çevrildiği döneme göre hayli korkutucu gelen ve seyircinin kanını donduran gerçekçilikteki sahneleriyle şok etkisi yaratıp büyük bir başarı elde edilen 1974 yapımı orijinal ‘Teksas Katliamı’nın en büyük özelliği, gerçek bir hikâyeye dayanıyor olması.

1947 ile 1957 yılları arasında yüzüne insan derisinden bir maske takarak seri cinayet işleyip öldürdüklerinin derilerinden ev eşyası yapan ve bundan dolayı ‘Deri Surat’ olarak hafızalara kazınan Ed Gein’in evinde bu sapkınlığına dair pek çok delil bulunmuş. Kurbanlarının her yerinden faydalanmak isteyen Gein; insan derisiyle kaplı koltuklar-abajurlar, kafataslarından kâseler, insan dudaklarından kolye, vajina ve göğüslerden yelek, üzeri göğüs uçları ile süslenmiş kemer gibi ürkütücü eşya yaratmış.

Öldürdüklerinin derilerini bir maske olarak yüzüne geçiren bu canavarın akıl almaz öyküsünden yola çıkılıp yaratılan ‘Teksas Katliamı’, bu şeytani ikonun gördüğü büyük ilgi ve yüksek hâsılat üzerine aralıklarla yeniden beyazperdeye taşınarak seriye dönüşmüş. Yönetmen koltuğunda John Luessenhop’un oturduğu ve bizi ilk filmin finaline götüren2012 yapımı ‘Texas Chainsaw 3D’ de bu serinin son ürünü.
 
***

İlk filmdeki katliam sahnelerinden kesitlerle psikopat katillerden oluşan mezbahacı Sawyer Ailesi’nin vahşetlerini hatırlatıp ve Leatherface’ten kaçan kızın kurtuluşuyla başlayan ‘Texas Chainsaw 3D’, seyirciye bu katliamların kökenine götürmek hedefiyle yol alıyor.

Orijinal filmdeki Büyükbaba Sawyer’ı oynayan John Dugan’a da aynı rolle kadrosunda yer vererek nostaljisini güçlendiren yapım, ilk filmin kaldığı yerden açılışını yapıp, cani ve yamyam aile Sawyer’ların Şerif Hooper (Thom Barry)’ın aileyi Leatherface'i adalete teslim etmek konusunda ikna çabasını hiçe sayan Burt Hartman (Paul Rae) ve diğer kasabalıların ortalığı ateşe vermesiyle gelişiyor.

Şerifin gözü önünde yaşanan ve olması gerektiği üzere gerçekleştirilen bu linç sonrasında toplum kahramanı olan kasabalılar yaşamlarını sessiz sakin sürdürürken bir vasiyetname her şeyin yeniden başlamasına sebep oluyor.

***
Sawyer'ların bebeği olan Heather (Alexandra Daddario) ile varlık bulan son ‘Teksas Katliamı’, aslına sadık kalmakla birlikte kendi yolunu çizen ve bu yolda yeni katliamlarla sahneye çıkan Leatherface’i bir tür intikamcıya dönüştüren bir film.

Tüm kötülüğüyle korku tutkunlarının gönüllerine taht kuran karakterine bir geçmiş yaratmak isteğiyle ortaya konulan yapımın en dikkat çeken yönü, bu hedefi gerçekleştirirken Leatherface’in ve insanları parçalayıp yiyen Sawyer Ailesi’nin aklanma öyküsüne dönüşmesi!

Pek çok insanı akıl almaz biçimde katleden ve her şeyin sorumluluğunu zekâ özürlü olduğunu iddia ettikleri Leatherface’i üstüne atıp sıyrılmaya çalışan aileyi yakan kasabalıların linçini haksız gösterip ‘adil yargılama’ tezini savunarak mantık çelişkisi yaratan ‘Texas Chainsaw 3D’, adeta vahşeti destekler bir çizgide.

***
Yapımcının da dediği gibi, baş ağrısı yaratmadan seyirciyi olaylara dâhil etmeyi başaran bir 3D tekniğiyle gerçekleştirilen film, üç beş kurbanı baştan doğratıp sonrasında bir aile filmine dönüşerek korkunun evrensel boyutuna farklı bir yaklaşım getirmekte. Sinemasal hileler ve abartılı efektlerle boş bir korku yaratmak yerine, ıssız bir bölgedeki büyük evin ürkütücü bilinmezliğinden çokça faydalanmayı ve anlık testere darbeleriyle yarattığı vahşetten gerilimini beslemeyi başaran ‘Texas Chainsaw 3D’, gariban ve özürlü çocuğun öç alıcı öyküsü haline getirilen içeriğiyle, seyirciyi anlık sıçramalar yaşamak yerine bütüne yayılı bir sürece sokuyor.
Zekice taktiklerle yaratılan bu süreçte, korkudan ziyade merak ve belirsizliklerle ortaya çıkan insani durum değerlendirmesinin akılda kalıcılığının rolü büyük! Paranormal ya da şeytani ruhlardan doğan korkulardan bıkanlar için ilaç gibi gelecek bu klasik yapımın en kafa kurcalayan yönü ise finali.

‘Kan bağı en yüksek değerdir’ yaklaşımıyla değer yargılarını sorgulatan final dakikalarıyla tam bir ters köşe yaratan ‘Texas Chainsaw 3D’, böylece hem devam filmine açık kapı bırakıyor. Hem de ‘Adalet böyle mi korunur? Yoksa filmi çevirenler de mi testereli canavarla aynı kandan mı’ diye düşündürüyor.

Geçmişten günümüze uzanan, temelini gerçeklerden ilham alarak kuran, buna karşılık kendi özgün yaklaşımıyla orijinal öyküye bambaşka bir bakış açısı katıp klasikten modern bir korku türetmeyi başaran, araya da ayaküstü bir aldatma seansı sokan ‘Texas Chainsaw 3D’, nihayetinde tüm bu özellikleriyle, türünün içinden sivrilmeyi bilen bir yapım. Ortalığa saçılan kollardan, bacaklardan, canlı canlı yüz derisi soyulan ya da belden aşağısı kesilen insan görmekten rahatsız olmayanlar için tavsiye edilir. Tabi yetişkin olmak kaydıyla…

 
Anibal GÜLEROĞLU
www.televizyongazetesi.com