Neye ‘gerçek’ diyorsunuz? Neye inanabilirsiniz? Dahası, gözlerinize ne derece güvenebilirsiniz?
Anlaşılamaz olaylar ve parapsikoloji, bilimi her daim meşgul eden ve insanları mıknatıs gibi çeken bir konu. Bundan dolayı da şarlatanlığa fazlaca müsait bir alan!


‘Özel güçleri olanlar ikiye ayrılır. Gerçekten güçleri olduğuna inananlar ve yalanlarının anlaşılmayacağını sananlar’... Böyle diyor, ‘Medyum/Red Lights’ filminde, kendini medyumların varlığını çürütmeye adayan Psikolog Dr. Margaret Matheson (Sigourney Weaver)…
Filmin orijinaline ismini veren kırmızı ışıkları yani alanda bulunması pek de doğal olmayan insanları izleyerek, medyumların haber toplama yöntemini tespit edip onların sahtekârlıklarını açığa çıkartmak için çabalayan, metafizik üstüne türlü hileleri öğrencilere ders olarak gösteren Dr. Matheson, aynı zamanda makineye bağlı oğlunun ölmesine izin vermeyen bir anne… Asistanı Tom Buckley (Cillian Murphy), annesi sahte bir medyumun yanlış teşhisi yüzünden ölen ve bu nedenle şarlatanları deşifre etmek için uğraş veren bir fizikçi. Simon Silver(Robert De Niro) ise 60’ların sonunda ünlü olan ve 30 yıl sonra yeniden sahaya inerek doğaüstü güçlerini bilim adamlarına onaylatmaya niyetlenen kör medyum.
Bu iki karakteri, çekimleri 11 haftaya yakın bir süreçte tamamlanan üçüncü filmi ‘Medyum’da buluşturan yönetmen Rodrigo Cortes, set olarak Barselona’nın basketbol stadyumunu seçerek kendi akılcı medyumluğunu uygulamaya koymuş.
İnsan beyninin algı mekanizmasının nasıl yanıltılmaya müsait olduğunu, saçma programlara meraklı ev hanımları tarafından bolca izlenen TV programlarının da bu dikkat yanılgısından nemalanan şarlatanlığa zemin hazırlamaktaki katkısını doyurucu bir biçimde vurgulayan Cortes, ‘Medyum’da Tanrı’ya değil sadece kendine ve ışık patlamasına inananların performanslarını etkileyici bir dille aktarmış.
Paranormal aktivitelerin düzmeceden ibaretliğini, bunları yaratmak için doğru tekniklerin bilinmesinin yeteceğini anlatan ‘Medyum’, mantıkla düşünmenin sahtekârların işine yarayacağı varsayımından yola çıkan bu gerçekçiliğinin ötesinde, doğaüstü güçlere iki yönlü bir bakış açısı getirmekte.
Başlangıçta evlere musallat olan ruhların, ruh çağırma seanslarının ve bunun gibi öteki âlemle bağlantılı bilinmezlerin basit yöntemlerle başarılan düzmeceler olduğu söylemine sıkı sıkıya bağlanan film, daha sonra ‘Gerçek olabilir mi’ sorusunu akıllara düşürüyor.
Dr. Matheson’ın pratik yollarla sahteliğini ispatladığı özel güçlere karşı, asıl özel yeteneğin 100 milyon nöronun sürekli ilişki kurduğu ‘beyin’ olduğu ve ‘yanlış yere bakarak asıl sihri izleyicinin yaptığı’ söylemiyle örgüsünü tamamen pozitivist bir yaklaşımla işleyen yapım, kör kâhin Silver’ın gerçekte sahtekâr olup olmadığını sorgulama aşamasında ters köşe yapıp özel güçlerin ve öteki tarafın varlığından yana bir türkü tutturuyor.
Üniversitelerdeki ödenek yetersizliklerinin araştırmaları baltalayıcı etkisini de satır arasında işleyen ‘Medyum’, toplumun diğer enerji biçimlerine karşı bilinçlenmesini sağlayıcı bir özelliğe sahip!
‘İnsan başkasından önce kendi niyetini incelemeli’ diyerek, saf niyetli olmayanlarca bu alanda yaratılabilecek canavar olasılığını da hatırlatan yapımda, her gece 27 rüya görülen insan yaşamındaki bütün meselenin ‘Olmak ya da oluyormuş gibi yapmak’tan ibaret olduğu, gerilimli bir dille seyirciye aktarılmakta. Robert De Niro’yu kendine has oyunculuğuyla izleme keyfini sunması da ‘Toprak Altında/Buried’ filmiyle nefesleri kesen yönetmen Rodrigo Cortes’in ekstrası…

Anibal GÜLEROĞLU
www.twitter.com/guleranibal