Bir gün dedeme: “Dede sen hiç aşık oldun mu?” dedim, dedem daldı uzaklara ve başladı anlatmaya…
“Bir kıza aşıktım. O güzel yüzüne bir gülümseme yerleşti ve devam etti:“Köyümüzden genç bir kıza vurulmuştum, kız Ermeni idi. Adı Heranuş’tu. Babasının adı Farhad, annesinin adı: Mayda idi. Onlar bizim komşumuzdu.
Ruslar saldırmıştı her yerde Rus askerleri vardı.
Biz daha genciz. O zamanlar köy halkını aşağı köye yolladılar. Büyük çarpışmalar oluyor Kop dağlarında.
Aşağı köy dediğim yer ise, o zamanlar haritada aşağı indikçe adlandırdığımız her yere aşağı diyoruz. Ankara’nın Haymana’sına gönderdiler köylüleri…
Ben gitmedim. Savaştan sonra dönenler döndü, dönmeyenler de oldu… Ben gitmedim aşağı köye…
Ruslar baskın yaptığında beni o Ermeni aile kurtardı.
Bir hendek kazdılar, beni içine yatırdılar. Bir keçiyi ayaklarından benim üstümde bağladılar. Ben üç gün o keçiyi emerek hayatta kaldım. Ruslar beni bulsaydı öldüreceklerdi. Ama Rusların elinden beni o Ermeni aile kurtardı.
Yıl Kop Dağı’nda verilen savaşın yılıydı.
Ben o zamanlar yeni yeni delikanlı oluyorum 13-15 yaşlarındayım… Sonra o aile gitti. Benim hayatımı o Ermeni aile kurtardı. “
 Dedem olayları yeniden yaşar gibi anlatıyordu, savaşın çılgınlığını değil, “Hiç aşık oldun mu?” sorumun karşılığında aşkla o kızı anlatıyordu…
Yıllar sonra; bu anıyı neden o zaman teyp ile kaydetmedim ki diye kendimce dövünüp durdum. Dedeme bu anısını anlattırdığımda yıl 1990’dı. O zamanlar ölümle tanışmıyorum, dedem hep yaşayacak sanıyorum… Sonraları akıl ettim kaydetmeyi ama gidenler gitmişti… Tarihin tanıkları yoktu her gün birer birer gidiyorlardı…   Filmini yapacak bir senarist çıkar elbet…
Yıllar sonra okudukça gördüm ki; Kop Savunması; Doğuda bir Çanakkale Savunması gibi…. Aylarca süren bir savaş… 1916 yılında oluyor ve dedemin hikayesinde anlattığı yer. Erzurum-Aşkale-Kop köyü. Ermeni bir aile yaşıyor orada… Köy mezarlığında çoook eski medeniyetlere ait mezar taşları vardı… Küçükken köye gittiğimde görürdüm de bilmezdim… O köyden neler gelip göçmüş kim bilir?
Dedemin yıllarına bakıyorum, o zamanlar hepsi komşular, hepsi birbiri ile iyiler… O aile henüz göç etmemiş. Komşuluk devam ediyormuş. Komşuları kimler böldü, komşulukları kimler öldürdü? İnsanların aşklarına savaş nifakları sokan hainler, insanları yaşadığı topraklardan söküp atan hainler neden hiç dur durak bilmiyor? Onlar bugün yine her yerdeler ve o hainler dünyayı cehenneme çeviriyor. Hiç şüphem yok. Kuşlar gibi olmak vardı, tel örgülerin olmadığı bir gök yüzünde uçmak. Uçsuz bucaksız uçmak…
Kaynaklar:
Bölge foto ve KOP SAVUNMASI HABERLERİ LİNKİ :
KOP SAVUNMASI İLE İLGİLİ HABER LİNKİ:
“Kop Dağı Savunması, Bayburt ili sınırları içerisindeki 2 bin 980 rakımlı Bahıtlı Dağ ile 2 bin 425 rakımlı Kop Dağı bölgesinde cereyan ettiğini belirten Güler, konuşmasını şöyle sürdürdü:“Bölge Doğu Anadolu’nun kuzeyini Karadeniz’e bağlayan Erzurum-Trabzon karayolu üzerinde bulunmakta ve eski çağlardan beri doğu-batı ticaretinde önemli bir yere sahip olan tarihi İpek yolu bu bölgeden geçmektedir. Bölgenin en stratejik noktası ise Kop Geçidi’dir.İsminden en çok söz edeceğimiz 5’inci Kolordu Komutanı Fevzi Çakmak Paşa bölge ile ilgili hatıratında; " Bölgenin önemini çok iyi bilen Rus Ordusu’nun ilk fırsatta Kop Geçidi’ne yöneleceği, Erzurum’u ele geçiren Rusların, burada güven içerisinde kalabilmeleri için Tercan ve Bayburt’u mutlaka ele geçirmeleri gerektiğini bundan sonraki hedeflerine ulaşabilmenin Gümüşhane-Kelkit-Erzincan hattını ele geçirmelerine bağlı olduğunu, bu hattın en stratejik bölgesinin Bayburt olduğunu bilen Rusların, bu bölgeyi süratle işgal etmek için büyük gayret harcadıklarını beyan etmişlerdir” dedi.
Seray DEREN- Hürkalem