Yemenli türbanlı, Nobelli Tevekkül Karman, Boğaziçi Üniversitesi'ne gelmiş. Bir reklam, bir şaşa! Sormayın gitsin! Neymiş, Nobelliymiş! Bu şaşa, bize oldu temaşa! Yazalım dedik, kelimeler oldu duyguya maşa!
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu; Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını vermiş hatuna! Kim kime vatandaşlık veriyor, vatandaşlık dış işlerinin tekelindeymiş demek? Aklına esen aktivist! Aklına esen artist! Amerika oynar twist! Sanki Türkiye’de kalmadı hümanist! İnsan hakları aktivistiymiş! Buradaki gazetecilerin durumundan haberi yok!
Yemende kendi devlet başkanları koltuğunu terk ediyor, protestolar ayyuka çıkıyor, hatun gelmiş Türkiye’de Suriye’ye girin diye laf ebeliği yapıyor! Tevekkül bacı: “Esad’a karşı yeterince baskı uygulanmadığını” söylüyor! “Ya bacım bi git işine be!” diyen yok! Gazı almış devam ediyor:“Suriye halkının korunması ve desteklenmesi için en büyük sorumluluk Türkiye'nin omuzlarında, Türkiye'nin adım atması halinde, uluslararası kamuoyu da harekete geçecek!” diyor. Maşa lazım batılı demokrasilere diyemiyor tabi! “Türkiye'nin Arap Baharı için bir rol modeli olduğunu” söylüyor. Aklını sevdiğim yüreğimden ödüllü öğrenci soruyor:"Hapiste 100'den fazla gazeteci varken Türkiye rol modeli olabilir mi?" Nobelli türbanlı Tevekkül bacı:“Ben Türkiye'de böyle bir şey olduğunu bilmiyordum, özür dilerim. Eğer gerçekten böyle bir durum varsa, bu çok kötü. Yeni bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak Başbakan Tayyip Erdoğan’ı arayacağım. Gazetecilerin serbest bırakılmalarını talep edeceğim. Bu Türkiye’nin beyaz yüzünde kara bir leke… Çadır kuralım…” falan diyor… Sakın arama, kız seni de atarlar içeri! Diyeceğim olmayacak! Ara bacım ara! Arayınca nasıl bir cevap alacağını merak ettik, Kız göreyim tevekkül seni haydi bi el atıver nolur! Sana soruyu soran öğrencilere kalsa; seni oradan içeri de sokmazlardı ya, çocuklar eğitimi tamamlamak peşinde, bir hareketle rektör okuldan atıyor artık çocukları, tevekkül etmişler yani…
Çadır meselesine gelince Silivri toplama kampının önünde kurulan çadırlardan da haberin yoktur muhtemelen! Gerçi, Türkiye’nin haberi yok, senin haberin nasıl olacak ki? Arap baharının, harap ülkelerinden kukla başkanlardan da haberin yoktur senin! Türkiye rol model tabii… Sizlere, bunlar lütuf oralarda… Yazık sizin gibi zihniyetlere. Siz kim, biz kim iyi düşünün? Bizim Atatürk’ümüz kadınlara ne haklar verdi taa 1930’lu yıllarda! Siz şimdi padişah zihniyetlerinin çocukları olarak; Arap baharından bahsediyorsunuz! Gelin; Emperyal Baharı diyelim… Kapitalist Pazarı’nda bir Tevekkül bacısın diyelim biz buna… Bahar dediğiniz topraklara bakın, hepsi iç savaşta, belli ki bahar anlayışlarımız çok farklı. Biz baharı çiçeklerde, arıda, balda, havada, suda, tatlı rüzgârlarda, uyanan doğada görürüz, biz baharda ateşlerden atlar, ateşi yeneriz, sizin gibi kendimizi cehennem ateşinin içine atmayız…
Hatun bak, Nobel aldın diye sanma ki Dünya senin etrafında dönüyor… Nobel’in suyu çıkalı çok oldu çoook! Ismarlama Nobellilerin, haberi olmadığı gibi belli ki senin de bütün bu olanlardan, Yemen Türküsü’nden haberin yok! Ara sıra dinle, Türkçe öğren ve ne olur bu dili anla! Erdoğan’la konuşmadan önce bunları da bil Tevekkül bacı! Biz de tevekkülle cevapları bekleyelim! Yazıya baharla noktayı koyalım… Doğa uyanıyor, insan uyuyor ama yine de tüm kuzey yarımkürenin bahar bayramı kutlu olsun. Okuyan yüreklere bin selam olsun.

Seray DEREN