‘Slumdog Millionaire’, ‘3 Idiots’ gibi yapımlarla sinemaseverlere keyifli dakikalar yaşatan ve Hollywood’a zorlu bir rakip olarak kendini geliştiren Bollywood şimdi de ‘Barfi: Aşkın Dili Yoktur’ ile gişeye ve dünya çapında ilgiye oynuyor.

‘Aşk, dilin konuşmasıyla değil ruhsal paylaşımla yaşanır’ demek için güzel bir örnek olan ‘Barfi: Aşkın Dili Yoktur’, tam da günümüz insanının ihtiyaç duyduğu türden bir yapım.

‘İnsanın her türlüsünün hallerini, ajitasyona ve yapaylıklara ihtiyaç duymadan anlatmak için bundan daha iyi bir iş çıkartılabilir miydi’ diye düşündürten ‘Barfi: Aşkın Dili Yoktur’,  alabildiğine renkli, buram buram yaşam kokan ve seyirciyi de pırıl pırıl atmosferine ortak edebilen bir özellikte.

Sağır-dilsiz bir karakter yaratıp onu, biri otistik olmak üzere iki genç kızın aşkıyla donatan senaryo, adeta pandomim sanatının icrası için yazılmış gibi. Durumunu dert edip üzülmek yerine her şartta gülen, zorluklardan olağanüstü kıvraklıkla kaçmayı başaran ve taşıdığı altın kalbini kızlara tabak içinde sunan Barfi, oyunculuk sanatının tüm inceliklerini icra ederken tıpkı aşkta olduğu gibi sinemada da derdini anlatmak için söze gerek olmadığını ispatlıyor.

Sessiz sinema döneminden Charlie Chaplin filmlerinin havasını solutan ve ‘Artist’ filminin siyah-beyaz sessizliğini algılayamayanlara cevap verircesine, Hindistan’ın alabildiğine renkli görselliğinde karakterlerini gözleriyle konuşturan ‘Barfi’, bu özellikleriyle sinemanındoğru ellerde nasıl mükemmelleşebileceğini göstermekte.
 
Hollywood’un efektlerle şişirilmiş yapımlarına karşı Bollywood’un insan sıcaklığını ve doğallığını(tabi kültürünü de) koyup, ‘Avare’ günlerinin sevgi-bağlılık kavramlarını modern bir üslupla aktaran film, başarısını büyük ölçüde Raj Kapoor’un soyundan gelen Ranbir Kapoor’a borçlu. Onun yetenekleriyle filmin örgüsünü bütünleştiren Anarug Basu da, yönetmenliğini bu karakterin enerjisini ve mutlu kişiliğini ortaya çıkartmak için alabildiğine kullanmış. Bunu yaparken de diğer karakterleri hakkıyla işlemeyi unutmamış.

Hayatta her zaman insanın karşına çıkmayacak kadar güzel bir aşkı bulmuşken onun arkasında tüm cesaretiyle duramamış olanlara yönelik bir söyleme sahip olan ‘Barfi: Aşkın Dili Yoktur’,  sevginin birlikte yaşamak değil birlikte ölmek olduğunu göstermek için, ailesi tarafından pek istenmeyen otistik Jhilmil karakterini seçmiş.
‘Aramızda engel yok’ dercesine bu ikiliyi kaynaştıran yapım, Sengupta karakterini de kendisini zengin bir kocaya vermek isteyen ailesinin sözüne uyan ve gerçek aşkı yaşama fırsatını kaçıran kız olarak seyirciye sunuyor.

Popüler sinemanın Hint versiyonu olarak hayli göz dolduran ‘Barfi: Aşkın Dili Yoktur’, ilk bakışta imkânsız aşkın yön değiştirip âşıkların buluşmasına dönüşümü gibi dursa da özünde insani mesajlarla dolu bir yapım. Kelime bolluğunda bile sessizliğin ağırlığının hissedilmesinin mümkün olduğunu, sevgisiz birliktelikler üstünden veren film, dostluğun, paylaşımın ve ruhsal bütünleşmenin önemini samimi bir dille vurgulamakta.

Sosyal etkileşimi kısıtlayan ‘otizm’i ve ‘işitme-konuşma engelini’ seçerek böyle kişilerin de yadırganmaması gerektiğinin altını çizen ‘Barfi: Aşkın Dili Yoktur’, eksikliklerine bakmadan insanları mevcut değerleriyle algılamak gerektiği felsefesini de öne çıkartmakta.

Hindistan’daki pratik tren taşımacılığını ve yaşam alışkanlıklarını, polis ve sağlık sistemini renkli görüntülerle veren yapımın titizlikle üstünde durduğu mesaj ise ‘Sigara sağlığa zararlıdır, kanser yapar’ uyarısı! Açılışında uzunca verilip, sigaranın göründüğü her sahnede dipnot olarak yer bulan bu yazı, tütün tekellerinin hoşuna gitmeyecek bir uyarı olsa da Bollywood’un hassasiyetini göstermesi açısından önemli. Benzerini bizim filmlerimizde görememek hem acı hem de düşündürücü!

Çokça tebessüm ettiren, zaman zaman kahkaha attıran, kimi yerde de gözlerin dolmasına sebep olan ‘Barfi: Aşkın Dili Yoktur’, her yaştan insana sevginin ve bağlılığın ki, Barfi bunu direk testiyle sınıyor, önemini gösteren eğlenceli bir ders olarak herkese lazım. Sanal âlem yerine sinema salonunun gerçek tadında izlenmesi özellikle tavsiye edilir.

 
Anibal GÜLEROĞLU

www.twitter.com/guleranibal