NOTRE-DAME KATEDRALİ’NİN ÇAN SESLERİ, BILL FONTANA’NIN SES YERLEŞTİRMESİYLE ARTER’DE YANKILANACAK

Sessiz Yankılar: Notre-Dame, 13 Eylül’den itibaren Arter’de!


Bill Fontana,
ilk gösterimi 7 Haziran’da Centre Pompidou’da yapılan Sessiz Yankılar: Notre-Dame isimli 10 kanallı ses yerleştirmesinde; Paris’teki ünlü Notre-Dame Katedrali’nde çıkan yangın sonrası bir süredir sessiz kalan dev boyutlardaki on adet çanın sesini, yaptığı kayıtlar aracılığıyla yeniden duyulur kılıyor. Sanatçının, çanların Paris’in ortam seslerine karşılık veren titreşimlerini kaydettiği ve kendine özgü tarzıyla insan kulağının işitebileceği hâle getirdiği eser, bu mistik sesleri canlı bir bağlantıyla Paris’ten İstanbul’a taşırken Arter, projeye ev sahipliği yapmaya talip olan dünya müzelerinin ilki olma ayrıcalığını yaşıyor. Sessiz Yankılar: Notre-Dame, 13 Eylül’den itibaren Arter’de deneyimlenebilecek.

Kırk yılı aşkın bir süreyi kapsayan sanatsal üretimi boyunca gündelik hayatımızı çevreleyen gizli müziğin inceliklerini açığa çıkaran Bill Fontana’nın, müzik üretiminin bir yolu olarak dinleme eylemini öne çıkaran yerleştirmeleri, görsel ve mîmâri ortamlara dair algılarımızla etkileşime geçmek ve onları dönüştürmek için sesi “heykelsi” bir mecra olarak kullanıyor.

Tarihi 12. yüzyıla dayanan ve Paris’in ünlü simgesel yapılarından biri olan Notre-Dame Katedrali, 2019’da bir yangın sonucu ağır hasar görmüştü. Hâlihazırda restorasyonu devam eden katedralin 2024’te yeniden açılması planlanıyor. Yangından kurtarılabilenler arasında, sanatçı Bill Fontana devreye girene kadar çoğu kişinin, sessizliğe mahkûm edilmiş olarak gördüğü, katedralin on çanı da bulunuyor. The Art Newspaper ile yaptığı bir röportajda Fontana şöyle söylüyor: “Bu çanların aslında her zaman titreştiği somut bir olgu; sanki Notre-Dame’ın içinde bir ruh yaşıyor. Titreşimler, çana sesini, ruhunu, nefesini veriyor.”

Bill Fontana, Fransız yetkililerin verdiği özel izinle on çanın her birine ivmeölçerler yerleştirerek, çanların Paris’in ortam seslerine karşılık veren titreşimlerini kaydetti ve daha sonra, her zamanki kendine özgü tarzıyla bu sesleri insan kulağının işitebileceği hâle getirdi. Sonuç, “neredeyse mistik bir ses” oldu. 8 Haziran–2 Temmuz 2022 tarihleri arasında Fontana, Paris'in mimari ikonlarından biri olan Centre Pompidou’da, yapının doğrudan Notre-Dame Katedrali’ne bakan terasına kurulan gelişmiş bir hoparlör sistemi aracılığıyla, bu çanların titreşimlerini canlı olarak yayınladı.

Üstün Akmen Tiyatro Ödülleri sahiplerini bulacak Üstün Akmen Tiyatro Ödülleri sahiplerini bulacak

Arter, Sessiz Yankılar: Notre-Dame projesini İstanbul’a aktarmak üzere ortak kurum olarak seçilmenin gururunu ve ayrıcalığını yaşıyor. Büyük “Emmanuel”in ve diğer dokuz çanın titreşimlerinin deneyimleneceği Sessiz Yankılar: Notre-Dame, Bill Fontana’nın Arter tarafından sipariş edilen ve kurumda sergilenmeye devam eden İo’nun Yeni Sesi başlıklı yapıtıyla eşzamanlı olarak, 4 Aralık 2022 tarihine kadar izlenebilecek. İki yapıtın birleşimi, Arter ziyaretçilerine sanatçının bir başka “ses heykeli” aracılığıyla eşi benzeri olmayan bir deneyim vadediyor.

Bu yapıtlara ilâveten, Bill Fontana’nın, Sessiz Yankılar: Notre-Dame başlıklı ses heykeline dayanan deneysel videosu 13 Eylül-4 Aralık 2022 tarihleri arasında Sevgi Gönül Oditoryumu’nda gösterilecek.

 

İO’NUN YENİ SESİ, İZLEYİCİNİN ZAMAN ve MEKÂN ALGISINI KUŞATIYOR

Arter’in “Sesli Dizi” serisi kapsamında Melih Fereli küratörlüğündeki beşinci sergisinde, kurumun Bill Fontana’ya özel sipariş ettiği İo’nun Yeni Sesi isimli ses/video yerleştirmesi, sanatçının İstanbul Boğazı’nın çeşitli noktalarında ve Şerefiye (Theodosius) Sarnıcı ile Yerebatan (Bazilika) Sarnıcı’nda gerçekleştirdiği video ve ses kayıtlarını temel alıyor. Dünya prömiyeri Arter’de gerçekleşen İo’nun Yeni Sesi, sanatçının Türkiye’deki ilk kişisel sergisi olma özelliği de taşıyor. İzleyicinin zaman ve mekân algısını kuşatan bu etkileyici eser, serginin yapımı ve yapıtın Arter Koleksiyonu’na dahil edilmesi süreciyle ilgili finansman ihtiyacının tümünü karşılayan Grundig’in değerli katkılarıyla, Arter’in performans salonlarından Karbon’da izleyiciyle buluşuyor. İo’nun Yeni Sesi, Karbon’un gelişmiş teknik altyapısı sayesinde ziyaretçilerin zaman ve mekân algısını kuşatarak Boğaz’daki ve Şerefiye Sarnıcı’ndaki kayıtlara dayanılarak gerçekleştirilmiş işitsel ve görsel kompozisyonlardan oluşan duyumsal ve dinamik bir dünya yaratıyor.

Çok ekranlı ve çok kanallı yerleştirmesi İo’nun Yeni Sesi, Fontana’nın bir bölümü su altında olmak üzere, İstanbul Boğazı’nın çeşitli noktalarında, ayrıca Bizans döneminden kalan Şerefiye (Theodosius) Sarnıcı ve Yerebatan (Bazilika) Sarnıcı’nda gerçekleştirdiği video ve ses kayıtlarını temel alıyor. Fontana’nın 8 kanallı dijital kayıt cihazı, akustik mikrofonlar, hidrofonlar ve ivmeölçerlerden oluşan taşınabilir kayıt stüdyosu aracılığıyla İstanbul’da topladığı ses verilerinin “yeniden konumlandırılması”, bu seslerin gece hoparlörlerle Yerebatan Sarnıcı’nda yayınlanması yoluyla gerçekleştirildi; böylece yapının devasa boşluğundan/kubbelerinden inanılmaz bir karşılık, çok çeşitli yankılar elde edilerek sanatçının “yeni(den) ses(lendirme)” adını verdiği bir yöntemle nihai kompozisyon olarak kaydedildi.

Arter’in güncel programlarına ilişkin daha detaylı bilgiye www.arter.org.tr adresinden erişilebilir. Pazartesi hariç her gün açık olan Arter, Salı-Pazar günleri 11:00-19:00, Perşembe günleri ise 11:00-20:00 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor. Kurumsal Sponsor Tüpraş’ın değerli desteğiyle, tüm sergilere giriş 24 yaş altı izleyiciler için her gün; Perşembe günleri ise her yaştan izleyici için ücretsiz. Arter Beraber üyeleri ise sergileri yıl boyunca ücretsiz ziyaret etmenin yanı sıra farklı ayrıcalıklardan faydalanıyor. Arter binasının Kütüphane, Kitabevi, Bistro by Divan, arka bahçe alanlarına ve Galeri 0’da yer alan sergiye giriş için bilet gerekmiyor. Ulaşım Sponsorları Ford Otosan ve Otokar’ın desteği sayesinde Taksim’den ve Tepebaşı’ndan ücretsiz servis araçlarıyla Arter’e ulaşılabiliyor.

 

BILL FONTANA HAKKINDA

Bill Fontana (d. 1947, ABD) 50 yıla yayılan sanat pratiği boyunca ürettiği, ses alanındaki öncü araştırmaları ve çalışmalarıyla tanınır. Görsel ve mîmâri mekânlara ilişkin algılarımızla etkileşim kurmak ve bunları dönüştürmek için sesi heykelsi bir mecra olarak kullanan sanatçı, doğal ve insan üretimi sesleri kompozisyon bilgisinden hareketle bir araya getirerek dinleyicinin zihninde görsel bir çağrışım alanı yaratma potansiyeline sahip yapıtlar ortaya koyar.

Bu eserlerin önemli bir bölümü, CERN’deki Büyük Hadron Çarpıştırıcısı, Londra’daki Millennium Bridge, Normandiya sahilleri, San Francisco’daki sis düdükleri, balta girmemiş ormanlar, hidroelektrik türbinler ve kentsel alanlar gibi farklı kaynaklardan veri toplayan canlı dinleme ağları oluşturur. Fontana’nın çalışmaları, doksanların sonundan günümüze kadar, akustik mikrofonlar, sualtı sensörleri (hidrofonlar) ve yapısal/materyal sensörler (ivmeölçerler) kullanarak melez dinleme teknolojilerini keşfe çıkmıştır. Sanatçının daha yakın tarihli eserleri, ses ve video mecralarını buluşturan, görüntü ve ses arasındaki ilişkiye yönelik araştırmalardır.

Fontana’nın eserleri Whitney Museum of American Art, San Francisco Museum of Modern Art, Museum Ludwig (Köln), Kunsthaus Graz, Kolumba Kunstmuseum (Köln), Museo Nacional Centro de Arte Reina Sofia (Madrid), MAXXI (Roma), Naturhistorisches Museum ve Kunsthistorisches Museum (Viyana), Tate Modern ve Tate Britain (Londra), 48. Venedik Bienali, National Gallery of Victoria (Melbourne) ve Art Gallery of NSW’de (Sidney) sergilenmiştir. Uluslararası müzeler ve yayın kuruluşları için ses heykelleri üreten Fontana, aynı zamanda kamusal sanat çalışmaları ve radyo projeleri de gerçekleştirmiştir.

Fontana, 2013’te, bilim insanlarının düşünsel katkılarıyla sanatçıların hayal gücünü buluşturarak dijital yaratıcılığı yeni boyutlara taşıyan “Prix Ars Electronica Collide@CERN” ödülünün sahibi olmuştur. Fontana’nın aynı yıl katıldığı misafir sanatçı programı dahilinde CERN’de görev yapan bir kozmologla birlikte ürettiği Acoustic Time Travel (Akustik Zaman Yolculuğu) isimli projesi, Büyük Hadron Çarpıştırıcısı’nı dünyanın en büyük akustik enstrümanına dönüştürmüştür.

 

MELİH FERELİ HAKKINDA

İstanbul Erkek Lisesi, Waynesboro Lisesi (Pennsylvania), Robert Kolej Yüksek (lisans) ve Virginia Tech üniversitesinde (yüksek lisans) eğitimini tamamlayan Melih Fereli, 1973–1985 yılları arasında Lucas Industries şirketinde çalıştı. Londra Philharmonia Korosu’nda tenor korist sanatçılığının yanı sıra yönetim kurulu üyeliği (1985–1992) yaptıktan sonra 1993’te İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nın (İKSV) genel müdürlüğünü üstlendi ve 2001 yılına kadar bu görevini sürdürdü. Melih Fereli’ye Türkiye-Britanya kültürel ilişkilerine katkıları nedeniyle 1998 yılında Britanya İmparatorluğu Nişanı (Officer of the Order of British Empire; OBE) verildi. 2005 yılında VKV kültür-sanat danışmanı olan Fereli, 2010’dan bu yana Arter’in Kurucu Direktörü ve yönetim kurulu üyesidir. Fereli, ayrıca İstanbul Teknik Üniversitesi Dr. Erol Üçer Müzik İleri Araştırmalar Merkezi’nde (MİAM) öğretim üyeliği görevine devam etmektedir. Erdem Helvacıoğlu: Siyaha Özgürlük (2012), Sarkis: Cage/Ryoanji Yorumu (2013–2014), Kapı Çalana Açılır (Károly Aliotti’yle beraber; 2017), Dinleyen Gözler İçin (2020–2022), David Tudor ve Composers Inside Electronics, Inc.: Yağmur Ormanı V (varyasyon 3) (2020–2022) küratörlüğünü yaptığı sergiler arasında yer alıyor.

  
Editör: TE Bilisim