Aralarında Mustafa Kemal Atatürk ve Enver Paşa’nın da olduğu Osmanlı subaylarının Trablusgarb’ta verdiği mücadeleyi ekranlara getiren tabii orijinal dizisi Mahsusa: Trablusgarb’ın galası Ankara’da gerçekleşti. Mahsusa: Trablusgarb dizisi, izleyiciler tarafından büyük beğeni toplarken, geçmişte sınırlı sayıda askeri güç ve kaynakla elde edilen başarılar, Cumhuriyet’in 100. yılında coşkuyla hatırlandı.

Cumhuriyetimizin 100. yılında TRT uluslararası dijital platformu tabii’de yayına girecek olan Mahsusa: Trablusgarb dizisinin galası Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nda yapıldı. Geceye İletişim Başkanı Fahrettin Altun, TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı, TRT Yönetimi, yapım ekibi, oyuncular ve çok sayıda davetli katıldı.

TRT Genel Müdürü Sobacı: “TRT, tüm kanalları, radyoları ve dijital platformlarıyla Cumhuriyetimizin 100. yılına yakışır içerikler üretti”

Galada konuşan TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı, Cumhuriyetimizin 100. yılında, Türkiye Yüzyılı’nda, 29 Ekim’e sadece birkaç gün kalmışken, bugüne özel olarak hazırlanan Mahsusa: Trablusgarb dizisini Türkiye’nin uluslararası dijital platformu tabii’de yayınlamaktan duyduğu büyük mutluluğun altını çizdi. Sobacı konuşmasına şu şekilde devam etti:

“Türkiye’nin tarihi, bu aziz milletin tarihi, aslında birlik olmak üzerine yükselen bir mücadele ve zaferler tarihidir. Bu millet hangi şart altında olursa olsun, imkânları ne kadar kısıtlı olursa olsun mücadelesini hiçbir zaman bırakmamış, inancından asla taviz vermemiştir. Aslında Mahsusa: Trablusgarb dizimiz de bir avuç serdengeçtinin Trablusgarp’ta verdiği mücadeleyi anlatan kıymetli bir projedir. Bu anlamda Cumhuriyet’in hem 100 yıllık serüveninin hem de bundan sonraki süreçte Türkiye Yüzyılı’nın idrak edilmesi açısından kıymetli bir proje olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu proje hem ulusal hem de uluslararası kamuoyuna çok kıymetli bir mesajı içeriyor. Türkiye’nin mücadelesi yüzyıllar boyunca ortaya koyduğu irade ve mücadele, aslında hiçbir zaman sadece kendisi için olmamıştır. Bu mücadele, yeraltı kaynaklarını insanlığın üstünde tutan ve kendisi dışındaki kişileri sömürülecek, köleleştirilecek kitleler olarak gören bir zihniyete karşı mücadeledir. Biz de Türkiye’nin kamu yayıncısı ve devlet televizyonu olarak bu mücadeleyi ve bu duruşu, Türkiye’nin tarihindeki şanlı sayfaları ekrana getirmeyi öncelikli sorumluluğumuz ve bir borcumuz olarak biliyoruz.


Teşkilat her tehdide karşı hazırlıklı Teşkilat her tehdide karşı hazırlıklı

“Sobacı’dan TRT’nin, Cumhuriyet’in 100. yıl etkinliklerini iptal ettiği iddialarına sert cevap”

TRT hakkında yapılan eleştirilere cevap veren Sobacı konuşmasını şöyle sürdürdü: “Son dönemde görsel, yazılı ve sosyal medyada İsrail’in Filistin’e saldırması neticesinde yaşanan insani dram nedeniyle sadece ve sadece bir tane konseri ileri bir tarihe ertelemenin üzerinden konuyu mecrasından saptırarak, manipüle ederek, TRT’ye duruş öğreten, Cumhuriyet’i öğreten bir güruh peydah oldu. Ben şimdi o peydah olan güruhu bugün ve bundan sonrası için TRT’nin kanallarını izlemeye davet ediyorum. Çünkü TRT, 100. yıla yaraşır bir şekilde tüm kanalları, radyoları ve dijital platformlarıyla çok önemli içerikler üretti. Bu içerikler gerek ulusal ölçekte gerekse uluslararası ölçekte Cumhuriyetimizin yüzyıllık serüvenini ve bugün geldiği noktayı milletimize ve uluslararası kamuoyuna anlatacak içeriklerdir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın sıklıkla dile getirdiği bir ifade var: ‘Türkiye bu coğrafyanın, bu medeniyetin hancısıdır.’ Aslında biz bu içerikleri üretirken, Cumhurbaşkanımızın bu ifadesini kendimize şiar olarak edindik. Bu çerçevede, aslında Mahsusa: Trablusgarb da kim olduğumuzu yeniden idrak etmenin, tanımanın bir projesidir. Çünkü Mahsusa: Trablusgarb da tam da bu coğrafyanın hancısı olarak, bu coğrafyada, ateş çemberinde, bin yıllardır mücadele eden bir ülke olarak bu mücadelenin örneklerinden birine odaklanır. Mahsusa: Trablusgarb projesi nifak tohumları ekenleri, evrensel değerler söylemi üzerinden kendi çıkarları dışında ses duymayanların ve en nihayetinde zulüm ile abad olmak isteyenlerin karşısında dikilen kişilerin verdiği mücadelenin projesidir. Dün bu kişilerin karşısında duran Türkiye’ydi. Bugün İsrail’in Filistin’de gerçekleştirdiği bir katliam var. Dolayısıyla zulüm ile abad olmak isteyen bir örgüt var. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, Türkiye tüm enstrümanları ve aktörleri ile bir barış süreci inşa etmeye çalışırken o sözde evrensel değerler üreten devletler haklıdan yana değil zalimden yana pozisyon almışlardır. O yüzden uyguladıkları zulüm karşısında dün Türkiye vardı bugün de yine Türkiye var. Hakkı ve hakkaniyeti savunduğu için bu yüzyıl Türkiye Yüzyılı’dır. Bu gala ve dizi projesi vesilesiyle, Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere istiklal ve istikbal mücadelesindeki tüm kahramanlarımızı rahmetle yad ediyoruz. Cumhuriyetimizin 100. yılı kutlu olsun. Nice yüzyıllara diyorum.”


İletişim Başkanı Altun: “tabii, sadece Türkiye’ye değil aynı zamanda bölgesine ve bütün dünyaya hitap eden nitelikli içerikler üretmeye devam ediyor”

İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Mahsusa: Trablusgarb’ın Türkiye’nin tarihsel açıdan ne denli stratejik bir öneme sahip olduğunu göstermesi için büyük kıymet taşıdığını ve sadece Türkiye’ye değil aynı zamanda bölgesine ve bütün dünyaya hitap eden nitelikli içerikler oluşturan tabii platformunun oldukça değerli bir projeye daha imza attığını vurguladı. Altun, “Mahsusa: Trablusgarb, esas itibarıyla Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere birçok önemli tarihsel şahsiyetin tarihimizde ortaya koydukları kahramanlıklardan bir bölümünü karşımıza çıkarıyor. Bu dizi aslında bu coğrafyada uzun yıllardır nasıl bir varlık mücadelesi, nasıl bir adalet mücadelesi verdiğimizi de ortaya koyuyor. Trablusgarb Savaşı yıllarına dönüp baktığımızda, görüyoruz ki, yine bir tarafta sömürenler, sömürge siyaseti güdenler; bir tarafta da bu siyasete direnerek istiklalini muhafaza etmeye çalışan toplumlar var. Ve bu istiklali muhafaza etmeye çalışan toplumlar, bugün itibarıyla esas anlamıyla Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranlardır; o iradenin temsilcileridir. Oradaki iradenin, enerjinin aslında daha sonra Milli Mücadele’yi başlatan, Cumhuriyet’i kuran irade olduğunu çok net bir şekilde görebiliyoruz. Yine dönüp baktığımızda, bugün bu coğrafyada bir tarafta adalet mücadelesi, bir tarafta da varoluş mücadelesi verenlerin kendi tarihsel ve kültürel varlıklarını koruma mücadelesi verenlerin yer aldığını, öbür tarafta ise bu coğrafyanın insanını, kültürünü, bütün kaynaklarını sömürmeye çalışan sömürgecilerin bulunduğunu görüyoruz. Türkiye bugün bu ortamda bu mücadelede son derece şerefli bir yerde, mazlumların yanında, haklının yanında durarak dünya sömürge siyasetine ve sistemine meydan okuyor. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın verdiği uluslararası mücadele her şeyden önce bu yönüyle bir adalet mücadelesidir. Biz bugün gerçekten çok özel bir dönemi yaşıyoruz. Cumhuriyetimizin 100. yılını şanla, şerefle kutluyoruz. Cumhuriyet’in 100. yılını kutlarken bir taraftan Mahsusa: Trablusgarb projesinde olduğu gibi tarihsel derinliğimizi, zenginliğimizi bize hatırlatan toplumumuz, milletimiz için bu anlamda bir bilinç inşa etmeye çalışan projeleri ortaya koyuyoruz. Milli birlik ve bütünlüğümüzü uluslararası alana haykıran projeler ortaya koyuyoruz. Gelecekte nasıl büyük bir Türkiye vizyonu düşlediğimizi ortaya koyan projeler inşa etmeye çalışıyoruz. Fakat Cumhuriyet’in 100. yılı bizim için sadece bir takım anma programlarıyla geçiştirilecek bir gerçeklik değil. Cumhuriyet’in 100. yılını biz gerçek anlamda, bir bölgesel güç ve küresel aktör olarak yaşıyoruz. İçine kapatılmış küçük meselelerle boğuşan bir ülke olarak değil, büyük bir küresel oyuncu olarak yaşıyoruz. Bugün coğrafyamızda son olarak İsrail’in Gazze’ye yaptığı saldırılarda gördüğümüz üzere ciddi saldırılarla karşı karşıyayız. Ve burada büyük ve güçlü Türkiye mazlumların yanında zalimlere karşı çok büyük bir mücadele veriyor. Bugün Sayın Cumhurbaşkanımız yaptığı konuşmada bunu çok açık ve net biçimde bütün dünyaya ilan etti. Bu adaletsizliğe karşı çıktığını, yıllardan beri ifade ettiği şekliyle, bir kere daha haykırdı. Ne olursa olsun, bu coğrafya haklıların ve her zaman adaletten yana olanların coğrafyasıdır. Ve bu coğrafyada adalet karşıtları, zalimler kendilerine asla yer bulamayacaklar. Evet bir hak mücadelesinden bahsediyoruz ve Mahsusa: Trablusgarb’ın esas itibarıyla bir hak-batıl mücadelesinin bir sembolü olacağını düşünüyorum” şeklinde görüşlerini dile getirdi.


Mahsusa: Trablusgarb izleyicilere gurur dolu anlar yaşatacak

29 Ekim’de tabii’de ilk 2 bölümü seyirciyle buluşacak Mahsusa: Trablusgarb dizisi, aralarında o tarihlerde Kurmay Binbaşı olan Mustafa Kemal Atatürk ile Enver Paşa’nın da olduğu Osmanlı subaylarının Trablusgarb’ın İtalya tarafından işgaline karşı direnişine odaklanıyor.

Elde ne silah ne de düzenli direniş birlikleri varken canlarını hiçe sayarak Trablus’a giden bu kahramanların senaryosunu Ozan Bodur ve Enes Şengönül yazarken dizinin yönetmen koltuğunda Şafak Bal oturuyor. Dizide Enver Paşa’yı Baran Akbulut, Mustafa Kemal Atatürk’ü Baki Çiftçi canlandırıyor.

Mustafa Kemal Atatürk’ün komutanlık ve teşkilat kurmadaki üstün niteliğini gösterdiği ilk yer olan ve daha sonrasında imza atacağı başarıları ve zaferleri adeta müjdeleyen Trablusgarb’daki muharebelerde yaşananlara tanıklık eden Mahsusa: Trablusgarb, ilk 2 bölümüyle 29 Ekim’de, devamında her cuma günü yeni bölümleriyle tabii’de olacak.  
Editör: TE Bilisim