Reha Özcan’dan Pi Cemiyeti ve Yalnız Bir Radyo Hikayesi Reha Özcan’dan Pi Cemiyeti ve Yalnız Bir Radyo Hikayesi
Geçmişin düğümlerini, o zamanlardan şimdiye yaralarımızı, travmalarımızı iyileştirmek kolay değil. Etkilerini gündelik hayatımıza, ilişkilerimize taşımamak kendimizle yapacağımız hayli yoğun bir çalışmayı gerektiriyor. Bu çalışmaları yaparken yalnız değilsiniz! On binlerce okurun ilgisiyle 8. Baskıya ulaşan Terapi Odasında İyileşen İlişkilerPsikiyatrist Dr. Bahar Tezcan’ın samimi üslubuyla sizler için raflarda!

Farklı geçmişlerle yorgun düşmüş iki kişi nasıl sarabilirdi birbirinin yarasını? Yahut sarabilir miydi? Kişi ancak kendi kendini mi iyileştirebilirdi? Tünelin ucunda hiç ışık yok muydu? Hep aldatacak ya da aldatılacak mıydık? İnsan gerçekten var olan ilişkide ihtiyaçları karşılanmadığı için mi başkasına yönelirdi yoksa ihtiyaçlarının sonu gelmediğinden mi? Sağlıklı bir ilişkide olmayı, korkmadan ve incitmeden bağlanmayı, gerektiğinde gitmeyi ve kendimiz için doğru partnerler seçmeyi nasıl başaracaktık?

Aşk, tutku, sanat ve emekle harmanlanmış Terapi Odasında İyileşen İlişkiler’den bir okuma parçası sizlerle…
 
“İçimde sürekli bir boşluk hissediyorum.” Seanslarda ne çok duyduğum kelimelerdi... Hepimiz içimizde bir boşlukla mı doğuyorduk? Bu kadar fazla sayıda insan benzer hikâyeler yaşamıştı. Yoksa bizde bu boşlukları yaratan bir geçmişimiz mi vardı? Yarayı kapatmaya çalıştıklarımızla daha da derin yaralar mı açıyorduk?

Çoğu kişi yürümeyen ilişkilerde, cam kırıklarının üzerinde olduğunu bilmesine rağmen yürümüştür ama mühim olan erişkin halimizin kendini koruyacağına güvenerek yaşadıklarımızdan bir anlam çıkarmak, denemekten korkmamak, yanıldığımızı kabul etmek, ilişkilerdeki cam kırıklarını ipek kum tanelerine dönüştürmekti.

Belki de bazı acıları sonlandırmak istemediğimizden böyle oluyordu... Kendi kimliğini yeterince tamamlamamış olmakla mı ilgiliydi bu? Ya da anlamadığımız durumlar yaşadığımızda ısrarla orada kalıyor ve noktalarımızı virgüle çeviriyor olabilir miydik? Nasıl oluştuğunu kavrayamadığımız yaraların bir miktar açık kalmasını istiyor ve bunu tekrar tekrar hissetmeyi tercih ediyor, bu durumu tam olarak iyileşmeyi anlamaya feda mı ediyorduk? Yoksa zaten insan olmak bazı kapanmamış yaralarla yaşamak mı demekti?
 
Kitabı incelemek için tıklayın. 
Editör: TE Bilisim