Batıya ve İsrail'e yönelik 'Suriye'deki iç savaşa müdahale etmeyin' mesajı niteliğindeki bu adım ABD ve Avrupalı yetkililerince ‘agresif’ bir girişim olarak değerlendirildi.

Soğuk Savaş döneminden bu yana Rusya’nın Akdeniz'in doğusuna en büyük donanma intikali olma özelliği de taşıyan bu takviye, patlamaya hazır olan bölgede yeni bir potansiyel tehlike kaynağı olarak görülmekte.

Bu takviye, Moskova'nın Suriye görüşmelerde elini güçlendirmek ve Orta Doğu'daki varlığını desteklemek için attığı bir adım olarak değerlendirilirken ABD ve İsrailli yetkilileri de Yakhont füzelerini İsrail savaş gemilerine karşı kullanan Suriye'nin mevcut silah stoklarından endişe duyuyor. Eğer bu silahlar Hizbullah veya diğer militan grupların eline geçer ise bu, bölgedeki İsrail ve ABD savaş gemileri için ciddi bir tehlike oluşturmasından korkulmakta.

 

Wall Street Journal Türkiye'nin haberine göre, Rusya’nın donanma yollama adımının tansiyonun daha da yükseldiği bir ortama denk gelmesi hayli düşündürücü. İsrail’in geçmişte Suriye’ye düzenlediği hava operasyonlarını şiddetle protesto eden Rusya, ABD'nin görevden ayrılmasını istediği Suriye Devlet Başkanı Beşir Esad'a destek veriyor. İsrail ve ABD'nin karşı çıkmasına rağmen Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bu hafta gelişmiş hava savunma sisteminin Suriye'ye satılmasını hızlandıracağı sinyalini de vermişti.

Rusya'nın haricinde Hizbullah ve İran da Esad'ın yanında yer alıyor. İsrail'in Suriye içine düzenlediği son hava saldırısında, Tahran'ın Hizbullah'a gönderdiği düşünülen füzeleri hedef alınmıştı.

Moskova ile Washington, Şam'ın da katılacağı bir uluslararası zirve yapılması konusunda uzlaşmalarına ve Başbakan Tayyip Erdoğan ile yapılan görüşmenin ardından basın toplantısında konuşan ABD Başkanı Barack Obama’nın, "Suriye'deki zor durum ile mücadele için sihirli bir formül yok. Rusya'nın da yer alacağı Cenevre'deki görüşmelerden sonuç alınabileceğini düşünüyorum" sözlerine rağmen bu ortamda zirveden bir sonuç çıkacağı yönündeki beklentiler oldukça düşük.

Editör: TE Bilisim