Serkiz amca küçücük bir kulübede yaşıyordu.
Yıl 1975.
Serkiz amca tek başına bir yaşam sürüyor.
Eskiyen ayakkabılarımızı ona götürüyoruz tamir ediyor.
O yıllar yokluk kıtlık hakim.
Serkiz amca ise yoksul mu yoksul.
Rahmetli annem çok iyilikseverdi.
Mahallemizde yalnız yaşayan bu zavallı ihtiyarın kimi kimsesi yok.
Hiç konuşmazdı.
Sadece ağzında  kendi sardığı tütünü olur, kendini işine verir.
Mahallelinin ayakkabılarını tamir eder, aldığı üçbeş kuruş ile geçinmeye çalışırdı.
Oturduğu kulübe ise kendine ait. Allahtan kira falan ödemiyordu.
İzbe bir kulübe. Tek oda. Aynı odada yatıp kalkıyor, aynı odada ayakkabı tamir ediyor. Banyosu tuvaleti yok. Buna yaşamak denirse yaşıyordu işte…
Annem rahmetli o zamanlar yemekler yapıyor, özellikle Perşembe günleri Serkiz amcayı ihmal etmiyor bir tepsi dolu dolu yemeği Serkiz amcaya gönderiyordu. Bakmayın amca dediğime, annem ona amca derdi, bizler o zaman dede derdik…
Serkiz dedemizdi o bizim, konuşmayan gariban dedemiz…
Bazen akide şekeri alır çocuklara dağıtırdı.
O yok yoksul haliyle yapardı bunu… sevindirirdi çocukları…
Annem o yıllarda çamaşırı elinde yıkardı, makine falan yok…
Serkiz dedemizin de çamaşırlarını isterdi ama Serkiz dede utanır vermezdi, “Bir güğüm  kaynar su verirseniz ben yıkarım a be kızım” derdi. Deterjan ve sıcak su götürürdük Serkiz dedeye…
Babam manavından meyve sebze hazırlar gönderirdi ara sıra. Serkiz dedeye götürün diye haber salardı.
Evin büyük çocuğu bendim, çoğu zaman ben götürürdüm…
Birgün yine  böyle bir file  sebze meyve götürmüştüm. “Serkiz dede senin annen  var mıydı?” dedim güldü, dertleştik ilk kez.…
“Annem beni bırakıp gitti be kuzu. Anacımı bi daha görmedim be kuzu.”dedi. Anlamadı çocuk yüreğim. Öyle ana olmaz olsundu…
“E çocukların nerede?” dedim. “Yok be kuzu çocuklara yazık be kuzu” dedi…
O zamanlar anlamadım…
Yılın sonuydu sanıyorum. Ayaz mı ayaz bir kış günü annem komşular hepsi ağlaşıyor. Serkiz dede ölmüüüş… kimsesiz dede ölmüüüş, kimsesizler mezarlığına gömülmüştü. Ankara cebeci asri mezarlığı… Ne zaman yolum düşse bir dua  okurdum.
Nice zaman geçti, büyüdük okuduk öğrendik ki ne çok Serkiz Dede varmış meğer…  evlenmemiş, çoluk çocuk yapmamış yapayalnız ölmüştü bir çoğu… ama hiç yalnız bırakmamıştı ki komşuları onları…
Seray DEREN – Hür Kalem