Son yıllarda toplumda sıkça görülen tiroid nodülleri çoğunlukla sağlık açısından zararsız olsa da oldukça dikkat edilmesi gerekiyor. Çünkü bu nodüllerin tespit edilmesi, aşırı hormon üretimine neden olup olmadığı ve en önemlisi de kanser riski taşımadığının belirlenmesi şart. Özellikle kadınlarda sıkça görülen bu hastalık; yaşlılarda, radyasyona maruz kalan ya da iyot eksikliği olan kişilerde sıkça ortaya çıkıyor. Nodüller çok büyüdüğünde nefes darlığı ve yutkunmada zorluğa, veya estetik sorunlara sebep olabiliyor.

Central Hospital’dan Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Rafet Yiğitbaşı, 
“Sıcak nodüllerin kanser olasılığı çok düşük olsa da, soğuk nodüllerde kanser oranı yüzde 5 ile 8 oranında değişebiliyor. Bu nedenle her nodül kanser olarak değerlendirilmemeli, şüpheli nodüllere biyopsi yapılmalıdır” diyor.

 

Sinsi ilerler ve belirti göstermez

Tiroid bezi; boynun ön tarafında yer alır. Yaklaşık 20-25 gram ağırlığındadır ve iç salgı fonksiyonu ile endokrin sisteminin en önemli organlarından biridir. Vücudun enerji ve protein metabolizmasının düzenlenmesinde önemli işlevleri olan hormonları üretir.

 

Birçok insanda tiroid organı içinde kitle ile kendini belli eden nodül problemi görülebilir. Bu nodüllerin çoğu zararsız olsa da, kanser tanı ve tedavisinde titiz bir değerlendirme yapılmalıdır.  Tiroid kanseri, sıkça görülen iyi huylu tiroid nodülleriyle benzer semptom ve bulguları gösterebilir. Bu sebeple mutlaka önemli bir sağlık sorunu olarak değerlendirilmelidir. Tiroid kanseri, diğer kanser türleri arasında en az riskli olan ve aynı zamanda tedavide en olumlu sonuçların alındığı bir kanser türüdür. Ancak sinsi ilerleyebilen ve fazla belirti göstermeyen bir hastalık olduğundan çok dikkatli olunmalıdır.


Seste kalınlaşma, nefes alımında güçlük varsa..

Bazı vakalarda boyun bölgesinde şişlik, kitle veya lenf bezlerinde büyüme olabilir. Hasta nefes alımında güçlük, sesinde kısılma/kalınlaşma ve yutma bozukluğu gibi şikayetler yaşıyorsa bu durum hastalığın ilerlediğine işaret edebilir. Özellikle sesteki kısılma, nefes darlığı, yemek yerken zorluk çekme ve lenf bezlerinin şişmesi tiroid kanserinin ilerlemiş olduğunun belirtisi olabilir. Hasta bu tarz şikayetler yaşıyorsa vakit kaybetmeden uzman bir hekime başvurmalıdır. Birçok hastalıkta olduğu gibi tiroid kanserinde de erken teşhis oldukça önemlidir ve tedavide ancak bu şekilde başarı elde edilebilir.

 

Her nodül kanser değil

Sıcak nodüllerin (hiperaktif) kanser olasılığı çok düşük olsa da, soğuk nodüllerde (hipoaktif) kanser oranı yüzde 5 ile 8 oranında değişebilir. Bu nedenle her nodül kanser olarak değerlendirilmemeli, şüpheli nodüllere biyopsi yapılmalıdır. Hastanın tiroidinde tek ve sert bir nodül tespit edilir ya da çoğul nodüller içinde baskın ve ilerleyen bir nodül fark edilirse tiroid kanserinden şüphelenilir. Ayrıca yapılan ultrasonografi tetkikinde bazı karakteristik bulgular ve boyun lenf bezlerinde büyüme oluşursa da tiroid kanseri kuşkusu artar. Böyle bir durumda hastanın şüpheli tiroid nodülüne veya lenf bezesine mutlaka ultrason rehberliğinde ince iğne biyopsisi planlanmalıdır. Boyun ultrasonu ve biyopsi bu kanser türü için en önemli tanı araçları olsa da, hormon düzeylerinin ölçülmesi ve tiroidin sintigrafisi (tıbbi görüntüleme tekniği) kanser tanısında fazla önemli değildir. Kanser tanısı sonrası cerrahi tedavi planlamasının yapılabilmesi için boyundaki lenf bezelerinin mevcut durumu için özel bir değerlendirme şarttır.

 

Çocukluk çağında radyasyona maruz kalmak risk yaratabilir

Tiroid kanseri erkeklere nazaran kadınlarda daha sık görülür. Bu hastalık çocuklarda nadiren görülmekle birlikte, 20’li yaşlardan sonra görülen kanser türleri içerisinde ilk 5’de yer alır. Ayrıca yaşanılan çevrede yoğun manyetik alan ve radyoaktiveteye maruz kalmak tiroid kanserine yol açabilir. Özellikle çocukluk çağında herhangi bir hastalığın tanısı ve tedavisi için radyasyon etkisinde kalmak tiroid kanseri açısından risk faktörüdür. İyotun az veya çok alımı ve tiroid dokusunu bozan bazı iltihabi değişimler de tiroid kanserine zemin hazırlayabilir. 

 

4 farklı tiroid kanseri tipi bulunmaktadır. Bu kanser tiplerinin her biri değişik özellik ve davranışlara sahiptir. Tiroid kanserlerinin yüzde 80’den fazlasını oluşturan tipleri (papiller ve folliküler ) ağır ilerleyen ve tedaviye iyi cevap veren özelliktedir. Bu kanser türleri erken teşhis ve uygun tedavi yöntemleri uygulandığında hastaya 20 yıldan fazla yaşam ömrü sağlayabilir. Diğer kanser türlerinden olan medüller kanser,  tiroid kanserlerinin yüzde 5-10’unu oluşturur ve 1/3 oranında kalıtsaldır.

 

Tedavi sonrası 10-20 yıllık sağlıklı yaşam mümkün

Tiroid kanseri tedavisinde ilk adım cerrahi müdahaledir. Erken olgularda tiroid organının tamamının veya yarısının çıkarılması yeterli olabilmektedir.  Hastaya ait risk faktörleri, tümörün genişliği ve ameliyat öncesi yapılan tetkik sonuçlarına göre boyun merkezi ya da yan bölgesindeki lenf bezelerinin de alınması gerekebilir. Cerrahi müdahalede yapılacak işlemin boyutuna bağlı olarak ses sinirinde hasar, kanama, kalsiyum metabolizmasının bozulması gibi birtakım komplikasyonlar nadiren de olsa söz konusu olabilir. Ancak bu durumlar, konusunda uzman bir cerrah ve yeterli ameliyathane ekipmanları ile en az seviyeye indirilebilir.

 

Gerekli durumlarda papiller ve folliküler tip kanserlerin cerrahi tedavisini takiben hücresel düzeydeki kalıntıların yok edilmesi için radyoaktif iyot tedavisi de uygulanır. Halk arasında atom tedavisi olarak bilinen bu yöntemle hastaların tamamına yakını 10-20 yıllık sağlıklı yaşam elde edebilir. Tedavisi tamamlanan hastalar daha sonra organ eksikliği yüzünden gelişen hormonal dengesizlik için ilaç kullanarak sağlıklı yaşamlarını sürdürebilirler.

Editör: TE Bilisim