İnsanların en büyük merakıdır… Dedikodular üretip pazarlamak ve dönüp dolaşıp bunlara inanmak! Kurgu dünyası da bu çerçevede payına düşeni alıyor elbet. Nitekim tıpkı normal kanallardaki yapımların başına geldiği gibi, abonelik gerektiren Netflix yayıncılığı ve RTÜK’ün denetim olayı da bu meraktan nasiplenenlerden oldu.

Özgürce dizi izleme hakkının zarar görmemesini isteyenlerde, ekran dizilerinden ötürü, bir sansür kaygısı yaratıldığı muhakkak. İşte bu kaygı da magazin-haber gündemine sürekli yeni cevherlerin pompalanmasının önünü açmakta.
Netflix’in sansür sonucu hızla abone kaybedeceği ve Türkiye pazarından çekileceği yönünde söylentiler de var, platformun RTÜK sonrası dizilerini yayından kaldırmaya başladığı yönünde algı yaratmaya müsait görüşler de. Henüz uygulamada hiçbir şey yaşanmamışken ve yola devam edileceğini vurgulayan internet platformundan herhangi bir kaygı açıklaması yapılmamışken felaket senaryoları üretme mantığı işbaşı yapmış halde. Netflix kanadında esinti olsa bu durum RTÜK kaynaklı fırtına olarak sunulacak neredeyse. Nasıl ki, Netflix’in son zamanlarda gerçekleştirdiği dizi iptalleri bile RTÜK denetimine bağlanmakta. Peki, gerçekten de Netflix RTÜK’ten korktuğu için dizilerinde iptallere gidiyor olabilir mi?
Bu sorunun şu aşamadaki cevabı elbette ‘Hayır’ olacaktır. Zira internet yayıncılığına da RTÜK denetiminin getirilmesinden sonra bir anda ülkemizdeki popülaritesini artıran ve medyadaki dedikoduculukla merakları depreştiren Netflix, hâlihazırda özellikle Türkiye’deki denetimden dolayı herhangi bir iptal girişiminde bulunmuş değil. Medyaya malzeme yapılan dizi iptalleri her sezon yaşanan rutinden ibaret. Zaten platformun, abonelerden tepki görmeyi göze alarak, genel yayıncılık ilkesi dâhilinde pek çok kez dizi iptalleri gerçekleştirdiği aşikâr.
Bu iptallerin gerekçesi ne derseniz…

NETFLİX DİZİLERİNİ NEDEN İPTAL EDİYOR?

İster ekran kanalları olsun isterse internet platformu, sonuçta her yayıncılık hizmetinin tüm sektörlerde olduğu hedefi kazanç elde etmek. Bu doğrultuda dizilerin de yayınlandığı ortama beklenen getiriyi sağlaması şart. Dolayısıyla televizyondan alıştığımız üzere, dizilerin umulan ilgiyi görememesi iptallerdeki baş gerekçe diye düşünmek mümkün ilk etapta. Ama Netflix cephesindeki iptaller öyle üç-dört bölümde değil en az bir sezon sonunda gerçekleşiyor. Sezon sonundaki bölüm de makul bir biçimde noktalanıyor çoğunlukla. İstisnalar da var tabii.

Buna karşılık kimi iptallerin tepki yarattığı ve yersizliği de meydanda. ‘House of Cards, The Good Cop, Friends From College, One Day at a Time, Chambers’ gibi yapımların iptallerinin yanı sıra sevilen işlere devam şansı tanımaması mantıken Netflix için dezavantaj niteliğinde. Ancak platformun bunu umursadığı yok gibi. Zira abonelerini şaşırtan iptallerini sürdürüyor. Misal, hayranları tarafından başka bir platformda yeniden hayat bulması için kampanya başlatılan ‘The OA’ dizisinin üçüncü sezonu göremeyişi. Süresi ve içeriğiyle fark yaratan, ikinci sezonu için hayli uzun bir süre beklenen dizinin neden iptal edildiğini normalde anlamak hayli güç… Hele de hayli yüksek meblağlar ödenerek yerli filmlerin yayın hakkı alınıyorken.

İşte bu noktada Netflix iptallerinin asıl gerekçesi çıkıyor ortaya… Ki o da bizzat Netflix’in büyük kazanç için daha fazla risk almaktan yana olan patronu tarafından 2017’de dillendirilen ‘Daha fazla dizi iptal etmeliyiz’ mantığı! Ne demek bu? Açıkçası fazla hit alma rehavetindeki Netflix yönetimi, orijinal içerikler üretmeye odaklanırken daha riskli şeyler denemekten yana. Bunun için platformdaki birbirinin benzeri işleri ya da yeni sezonda tekrara düşecek olanları eliyor ve yabancıların izleme alışkanlığına pek de denk düşmeyen içerikleri devreye sokarak kendini sınıyor bir bakıma.

Marvel yapımları olan ‘Iron Fist, The Defenders, Daredevil, Luke Cage, The Punisher ve Jessica Jones’un iptalleri de bu mantık çerçevesinde değerlendirilebilir kısmen. Ancak bu süreçte Disney’in kendi platformunu kuruyor olması bir diğer etken olarak düşünülmeli. Netflix, bu şaşkınlık uyandıran iptallerle Marvel içeriklerini Disney+ platformuna devrediyor da denilebilir. Bu gelişmelere karşılık FOX’un iptal ettiği ‘Lucifer’ dizisinin Netflix tarafından kurtarıldığını ve dördüncü sezonundan itibaren orijinal Netflix sıfatıyla platformdaki yerini aldığını da unutmamak lazım. Yani bir yandan feragat edip diğer taraftan telafiye gidiyor.

Öte yandan Netflix iptallerini yorumlarken üstünde durulması gereken en önemli husus, ‘İçerik arttıkça kalitenin düştüğü’ gerçeği olmalı! Bu detayın örneklerine yerli dizi sektörümüzde fazlasıyla şahit oluyoruz zaten. Birbirinin benzeri konuları ve karakterleri peş peşe çeken ve ekrana sürenler sayesinde kaliteli yapım izlemenin mümkünü kalmadı neredeyse. Netflix yönetiminin de bu hakikatin bilincinde olduğu muhakkak. Dolayısıyla işin suyunu çıkartmamak için iptaller de sıklaşıyor.

Bu açıdan değerlendirdiğimizde Netflix iptalleri normal geliyor. Bununla birlikte hayli ilgi toplayan ve içeriğindeki karakterleriyle kafa karıştırıp merak uyandıran ‘Dark’ı üçüncü sezonun ardından noktalayacağını söyleyen… Yapımcısının dördüncü sezonu çekme hazırlıkları içinde olduğu ‘Stranger Things’ için henüz onay vermeyip iptal söylentileriyle kafa karıştıran Netflix’in abonelerinin isteklerine karşı tamamen kulak tıkaması da yanlış olacaktır diyorum. Aksi takdirde televizyon kanallarının pozisyonuna düşebilir. Kanallar arttıkça tercih hakkına kavuşan izleyici nasıl dizilerin reytinglerini düşürmede etkense, platform sayısı arttıkça aboneler de seslerine kulak vermeyip keyfi iptaller yapanlardan kolayca vazgeçebilir. Açıkçası Netflix şu an için lider olsa bile, gelecekte vazgeçilmez olmadığını görmeli!
 
SONUÇTA; Çok uluslu abonelik sistemine sahip olan Netflix’in RTÜK’ten korkması için bir sebep yok. Bu doğrultuda korktuğu için iptaller gerçekleştirdiğini söylemek ve ülkemizden RTÜK denetimi gerekçesiyle çekileceğini düşünmek de yanlış.

Zira gerçekleşen iptallerin özünde iki etken var. Bunlardan biri, Netflix’in daha çok orijinal içerik üretme isteğinin ve kaliteyi yükseltme hedefinin geçmişe göre ağır basması. Daha net ifadeyle, hit oranını yükselten platformun hep aynı konular çerçevesinde gelişip bıkkınlık yaratan çok sayıda yapımı bünyesinde barındırmaktansa, daha az sayıda özgün yapımla yola devam niyeti göze çarpmakta. Diğeri de, lisanslı içeriklere yüksek meblağ ödemek yerine bu parayı orijinal yapımlara aktarıp bir taşla iki kuş vurma mantığının devreye sokulması. Yanı sıra dizilerin sezon uzadıkça ilginçliklerini ve çekiciliklerini kaybettiği gerçeği de iptaller için gerekçe olabilir. Yani sürekli yeni işlerin sunulması, mevcutları sezonlar boyu sürdürmekten daha avantajlı geliyor paralı kanallara. Kazanç açısından bakıldığında yanlış da değil hani.

Tüm bu gerçekler ışığında Netflix-RTÜK ilişkisine bakacak olursak… İptalleriyle gündeme oturan Netflix, ‘orijinal içerik’ ibaresiyle daha fazla yerele yönelirken Türkiye’deki düzenini de RTÜK’le ters düşmeden gayet iyi sağlayacaktır. Rakipler devreye girmek için gün sayarken büyük bir pazarı kaptırmak işine gelmez ne de olsa. RTÜK’ün de, abonelik ücreti ödenerek izlenen platform içeriklerine karşı ekranlardan daha esnek yaklaşacağını düşünebiliriz. Yine de bu konuda kesin değerlendirmede bulunmak için uygulamayı görmek şart.

‘Dedikodulara kulak asmadan gelişmeleri hep birlikte izleyeceğiz’ diyerek koyalım noktayı.

Anibal GÜLEROĞLU
www.twitter.com/guleranibal