Çok iyi eğitim almış, idealleri olan, kendine yüksek hedefler belirlemiş bir babanın mutlak otoritesi altında yaşayan bir ailede dünyaya geliyor Yasemin. Annesi sessizliğe sığınmış. Eşinin çoğu zaman çevresini görmezden gelmesine sebep olan otoritesi karşısında içine kapanmış, hep geri çekilmiş. Aile hayatını bir çeşit meydan savaşı olarak tanımlıyor Yasemin Eğinlioğlu.

Yüksek rütbeli subay olan babası ordudan ihraç edildikten sonra, yatıştıramadığı öfkesini ve tatmin edemediği hırslarının acısını en yakınındakilerden çıkarmaya başlamış. Önce eşinin umutlarını, hayallerini karartmış, sonra da çocuklarının üzerinde baskı kurmaya başlamış: onları kontrol etmek, hayatlarını biçimlendirmek adına bildiğini okumuş. Erkek kardeşlerinden büyük olanı çok genç yaşta hayata veda etmiş. Babasının hayalleri doğrultusunda askeri okullarda yetişen genç adam, trajik bir kaza sonucunda ölmüş. Diğer erkek kardeş ise yaşadığı hayatın yükünü alkolle hafifletmeye çalışmış. Yasemin, küçük yaşta piyano çalmaya başlamış. Fırtınaların eksik olmadığı çocukluk yılları boyunca piyano onun en güçlü kalkanı olmuş. Yaşadığı travmalarla zembereğinden boşalan hayatının dengesini, ayarını yeniden kurmayı piyanoyla başarmış. Müzikle keşfettiği özgürlük Yasemin’in ufkunu açmış. Karşısına çıkan engellerin üstesinden gelecek cesareti yine kendinde aramış ve başarmış. İlerleyen yıllarda şiar edindiği sevgiyle varoluşunu özgürleştirmeye devam etmiş. Ağabeylerinin yapamadığını o başarmış: babasının hayatını yaşamak zorunda kalmayıp kendi hayatına yelken açmış.

Yasemin Eğinlioğlu sevginin sınır tanımayan gücünü kılavuz edinmiş hayatı boyunca. Sevginin önünde hiçbir sınırlamayı kabul etmemiş. Fırtınalı günlerin eksik olmadığı aile hayatı boyunca müziğe olan tutkusuyla sarsıntıları atlatmayı başarmış. Hukuk tahsili yaparken hayat arkadaşını seçmiş ve evlenmiş. Bu evlilikten iki kızı olmuş. Mücadelelerle elde ettiği başarıları ve hayatın lütuflarını, geçmişte yaşadığı fırtınaların ardından doğan muhteşem güneşler olarak karşılamış. Derinlik Deliliği adlı kitabıyla yaşadıklarını, yaşadıklarından edindikleri okurlarıyla paylaşıyor. Edebiyata teslim ettiği hayatları anlattığı kitabıyla okurlarını duyguların derinliklerine davet ediyor.  
  
  


 Yasemin Eğinlioğlu

Yasemin Eğinlioğlu İstanbul’da doğdu. 1957-1969 arasında, bir yılı İstanbul Konservatuarı’nda olmak üzere, Ferdi Statzer, Anahit Hanesyan Rana Erksan, Demirhan Altuğ, Kristin Ergenberg ve Hülya Saydam gibi önemli müzisyenlerden klasik piyano eğitimi aldı. Fatih Kız Lisesi’nden mezun oldu. 1968-1972 arasında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okudu. Aynı dönemde İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Genel Sosyoloji Bölümü’nün iki yıllık sertifika programına katıldı. Avukatlık serüveni, yarısı Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nde olmak üzere, 40 yıla yakın sürdü. İstanbul ve Balıkesir Baro dergilerinde Vakıflar hakkında yazdı. İstanbul Barosu Kamu Avukatları Kültür Sanat komisyonlarında çalışmalarda bulundu ve Dış İşleri Merkezi’nde görev aldı. USA barolarıyla ilişki geliştirdi. Yurt içinde ve dışında, muhtelif yerlerde, aralıksız piyano resitalleri verdi. 1990’da Salzburg Mozarteum Müzik Akademisi’nin yaz kurslarına kabul edildi ve Polonyalı piyanist Andrei Jasinsky ile çalıştı. Halen İstanbul Barosu’nun üyesi olan Yasemin Eğinlioğlu, iki kız çocuğu annesi ve iki torun sahibi. İstanbul’da ve Atlanta’da yaşıyor.  
 
Editör: TE Bilisim