Sokaklarda, metroda, arabalarında, günün ayık oldukları hemen her saatinde ellerinde cep telefonları sevgililerinden haber bekleyen genç kızları veya dinsel kisveye bürünmüş bir genç kızı gördüğünüzde veya genç erişkin bir kızın babası iseniz," bu kızlara has ortak davranışı anlarsınız. Onların içten içe haykırışları vardır. Dışa yansıyan tebessüm aldatıcıdır.

Tıp biliminde adına Obsessive Compulsive Neurose denilir. Kişi (âşık kız) sergilediği davranışın doğru veya normal olmadığını, yani anormal davrandığının farkında ve bilincindedir. Ancak kendini bir türlü bu bağımlılıktan kurtaramaz, o gücü kendisinde bulamaz. Belirli bir kişiye (sevgili) odaklanan beyin, bir nevi uyuşturucu madde bağımlılığı gibi kontrolden çıkar. Beyinler; kuşku, şüphe, yalnızlık, terk edilme korkusu, ümitsizlik, kendine güvenin yok olması, kendini değersizleştirme gibi duygular içine girer.

Bu özellikle seksüel ve fiziksel yakınlık ile beyinde salgılanan neurohormonların etkisinde, kimyasal madde bağımlılığı benzeri klinik bir tablodur.

Her gün günlük hayatta etrafınızda gördüğünüz genç kızların büyük bir kısmı, günlerini, işte bu duygular altında sürdürürler. Alkole ya da sevgiliye odaklanan genç kızın, din’e odaklanan genç kızın beyinsel saplantıları arasından fark yoktur.

B durum bir ideolojiye bir dine odaklanan beyinler içinde geçerlidir.

Önceki yüzyıllar din savaşları ile geçmişti. Geçen yüzyıl ideolojiler savaşıydı. Şimdi kapitalizmin ezen ezilen savaşına dönüşmüş durumda. Öylesine ki artık din’ler sömürü aracı haline gelmiştir. Bunun içinde biat ettirme, göz boyama ile kitleleri haline razı etme çabasından kaynaklanmaktadır.

Dincilerin ve ideoloji bezirgânların, sömürü ajanlarına dikkat!

Biat’ı teşvik eden şartlanan ajanların asıl amaçları, hedefleri, gayeleri, finans kaynakları, gizli gündemlerinin neler olduğu bilinmeli ve anlaşılmalıdır.

Biat etme, batılıların genelde bütün dünyada özelde ise İslam Coğrafyası'nda Müslümanlar arasında dünyevileşmeyi yayıp, bu milletler üzerinde hâkimiyetlerini artırmak gayesiyle ortaya çıkardıkları gizli ve açık hareketin adıdır.

İslam ülkelerine uygulanan biat anlayışının dinî, siyasî sosyal ekonomik hedefi Müslümanları dinî ve sosyo-kültürel alanlarda yozlaştırmak, özlerinden asıllarından uzaklaşmalarını sağlamak, İslam hâkimiyetinin kırılmasına zemin hazırlayarak, Müslümanların da kimliksiz ve kişiliksiz yığınlar haline gelişmesini sağlamaktır.

Biat, inanç ve hoşgörü adı altında yürütülen faaliyetlerinin perde arkasına bakıldığında yanıltıcı olduğu görülmektedir. İnsanları kurnazca, bir sömürü sistemi şekliyle aldatmaya çalışan bir faaliyetin neresinde hoşgörü, sevgi, saygı olabilir ki? Misyonerler dün nasıl bir çalışmanın içerisinde iseler, bugünde aynı çalışmanın içerisindeler. Her ne kadar misyonerler masumane görünseler de onlar; Afrikalıların ellerine İncili verip topraklarını alan kimselerdir. Ortadoğuluların eline Kur’an’ı, demokrasiyi verip petrollerini alanlardır.

Biat şartlanma ile gençler din istismarcılarının kıskacındadır. Hemen her yerde ajanlarla karşılaşmak mümkündür. Gençlerin zihinlerini bulandırmak isteyen, onların yüreklerine fitne tohumu ekmeye ve dinlerine yabancılaştırmaya çalışan ajanların fitne tuzaklarına karşı insanlık ve kardeşlik bilinci ile mücadele etmek gerektiğini söylemekte fayda vardır.

Kimliksizleştirme ajanları nasıl çalışıyor? Faaliyetleri nelerdir?

Unutulmamalıdır ki; fanatizm, biat algısı ile zihinleri köleleştirilmiş insanlar tarih boyunca insanlığa bela olmuştur.

Ajanların misyon kurnazlıkları, insani değerleri, inançları nasıl çarpıtmaya çalıştıkları bilinmelidir.

Sömürü Dünyasının Lejyonerleri dinciler, ideoloji bezirgânlarıdır. Sömürü sisteminin nasıl işlediği açıktır. Bu sistemde; Biat, istismar, telkin, zihinsel kirlenme, saplantı, araçlardır.

Kur’an: Münafikun süre ayet 63: Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider, konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Onlar sanki dayanmış keresteler gibidirler. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar. Onlar düşmandır, onlardan sakın. Allah onları kahretsin! Nasıl olup da döndürülüyorlar?

Aydınlanmış beyinlerle istismarcılık önlenebilir… Akıl ve bilim öncülüğünde, gerçeklerin algılanması yeni bir uyanışın dirilişin kapılarını açacaktır.

Günün Sözü: Rakibini bertaraf etmek isteyen her şeyin farkında olmalıdır.

H. Prof. Dr. Nurullah AYDIN

6 Ocak 2012 ANKARA

Editör: TE Bilisim