Son günlerde Müslüman kadınları ilgilendiren iki farklı 'bilimsel' karar gündemde yer aldı. He ikisi de 'erkek' görüşleriyle ortaya konulan kadına yönelik bildirgelerin İikinde kadını hala 'bekaret'ten ibaret sayan bir karabasan; ikincisindeyse, ahlakla çağdaşlığı buluşturan bir yaklaşım göze çarpmakta.

Araba kullanma yasağını delen kadına ‘kırbaç cezası’ veren ve bu itaatsizlik üzerine toplanan  Suudi Arabistan yüksek Ulema Konseyi, kadınlara ehliyet verilmesinin nelere yol açabileceği konusundaki raporuyla dünya genelinde şok yaratmıştı. 150 din aliminin altına imza attığı raporda, kadınların kendi başlarına otomobil kullanmaları halinde 10 yıl içinde Suudi Arabistan’da bir tek bakirenin kalmayacağı öne sürülmüştü.

Bir cafede otururken karşı masada oturan ve otomobil kullandığı belli olan kadının kaş-göz işaretleriyle kendisine ‘birliktelik’ teklif ettiğini ileri süren ve bu varsayımdan yola çıkarak kadınlara ehliyet yasağı koyulmasını destekleyen Kral Fahd Üniversitesi eski profesörü Kemal Subhi ile birlikte hazırlanan ‘bilimsel’ raporda, kadınların otomobil kullanmasının ülke genelinde çok büyük yıkıcı etkileri olacağı iddia edilmişti.

Kadınların bekâretini araba kullanmakla ilişkilendiren zihniyet, ‘Bu yasağın kaldırılması, fuhuşun artmasına, pornografinin yayılmasına neden olur. Ayrıca eşcinsel vakalar artar ve boşanmalar tavan yapar’ görüşünden medet uman Suudi Arabistan, kadınların otomobil kullandığı diğer Müslüman ülkelerdeki ‘ahlaki düşüş’ün yaşanmasını engellemeye çalışarak insanlığı hayrete düşürürken 5. Dini Yayınlar Kongresi'nden düşünce ve davranışlarıyla örnek teşkil eden ilim kadınlarının biyografilerinin yayınlanması önerisi çıktı.

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen '5. Dini Yayınlar Kongresi'nin Başkan Mehmet Görmez tarafından okunan sonuç bildirgesinde Kur'an-ı Kerim'de ve Hz. Peygamber'in sünnetinde kadının, cinsiyet bağlamında değil, insanlık düzleminde ele alındığına dikkat çekildi.

Çağdışı baskıcı zihniyete ders niteliğindeki bildirgede şu ifadeler yer aldı: ‘Kadın ve erkek arasındaki cinsiyet ayırımı ve karşıtlığına ilişkin söylemlerin, İslam'ın temel metinlerine yansıtılması anakronik bir yaklaşımın ürünüdür. Tarihsel süreç içerisinde kaleme alınan İslam kitâbiyatında, kadına dair eserler gözden geçirildiğinde, yerleşik kültür ve anlayışların etkisiyle yüce dinimizin genel prensipleriyle çelişen, yanlış, eksik, önyargılardan beslenen ve günümüzde kadın karşıtlığı olarak görülebilecek bazı yorumların yer aldığı bilinmektedir. Tefsir, hadis, fıkıh literatüründe kadına dair yapılan bu yorumların büyük bir kısmı, nasların sarih delaletine dayanmaktan çok dönemin sosyo-kültürel şartları içersinde ortaya çıkan zihniyet yapılarını yansıtmaktadır. Bununla birlikte söz konusu yorumların kendi dönemlerinde ifade ettikleri anlam ve işlevler dikkatten kaçırılmamalıdır’.

Bildirgede, İlahiyat fakülteleri özellikle de Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, bilgi, düşünce ve başarılarıyla örneklik teşkil eden ilim kadınlarının biyografilerinin araştırılıp yayınlanması önerisi getirildi.

Kur'an-ı Kerim'in bugünkü kadın ayrımcılığına mesnet sayılabilecek biçimde ataerkil bir öze sahip olduğuna ilişkin yaklaşımların hiçbir şekilde onaylanamayacağının altı çizildi. Özellikle popüler dini kaynaklarda yer alan kadının yaratılışına ilişkin mitoloji ve hurafe niteliğindeki tasvirler, kadına yönelik zayıflık ve eksiklik söylemi, fitne ve ayartıcılık ithamı, kadının erkek üzerinden tanımlanıp konumlandırılmasının İslam'ın özüyle bağdaşmadığı vurgulandı.

Sanal âlemde ve görsel medyada kadının bir tüketim ve reklam unsuru olarak istismar edildiğinin kaydedildiği bildirgede, görsel medyada kadına karşı uygulanan cinsiyetçi ve ayırımcı dile karşı toplumsal ortak bir bilinç oluşturulması gerektiği aktarıldı. Medyanın kadına dar kapsamlı yaklaşımının kınandığı bildirgede 'Görsel medyada kadın, potansiyel tüketici, cinsel obje, güzellik, mutfak kıskacı içinde değil, gerçek kimliği ve değerleri ile yer alabilmelidir' denildi.

Son zamanlarda ailenin, özellikle medyadan beslenen popüler kültürün yol açtığı bir aşınmaya maruz bırakıldığı belirtilen bildirgede kadın ve erkeğin ailenin yapı taşları olduğu vurgulanıp aileyi koruyan ve destekleyen yayınlara öncelik verilmesinin gerekliliği dile getirildi.  

Anibal Güleroğlu

Editör: TE Bilisim