AB ülkeleri ile sorunlar artıyor. Irak içişlerine karışıldığı için nota veriyor. Suriye, içişlerine karışıldığı ve teröristleri komşu ülke eğittiği yönlendirdiği iddiasında. Ermenistan, Fransa’da soykırım iddiasının kabul edilmesi çabasında.

Kıbrıs çözümsüzlük bataklığında. Yunanistan kriz nedeniyle sıkıntı içinde. Libya, Mısır, Tunus, Türkiye’nin yerini ve rolünü kısa sürede unuttu ve dışladı. Rusya, İran ve Çin füze kalkanı nedeniyle Türkiye’den rahatsız. Peki; hangi ülke ile sağlıklı ilişki var dersiniz?

Türkiye yalnızlaştırılıyor.

Beceriksiz, maceracı kadrolar, Türkiye’yi doğuda, batıda, güneyde güvenilmez kılıyor.

Kime kardeş dost dedilerse, kiminle yakınlaştılarsa onlara ihanet ettiler. Bu nedenle güvenilmezlik algısı yaygınlaşıyor.

Demokratikleşme alanında atıldığı iddia edilen adımlar, dış politikadaki işbirlikçi tavırlar, içeride istikrarı, güveni, güvenliği, huzur ve kardeşliği sarsmıştır.

Bilinmelidir ki; güdümlü dış politikadan, çatışmacı güven vermeyen dış politika ile geriye gitmek, hiç kuşkusuz Türkiye'yi, ekonomiyi, istikrar ve güveni geriye götürmüştür.

Aynı şekilde, demokratikleşme adımlarından, demokratik haklardan, özgürlüklerden geriye gitmek, reformları yavaşlatmak da Türkiye'yi geriye götürecek, millete haksızlık olacaktır.

Dost ve kardeş halklara, hukuk dışı, insanlık dışı, haksız ve insafsız muameleye asla rıza gösterilmemelidir.

Sıfır sorun' dediler. Her komşuyla dengeli ilişkiyi sorunlu hale geldiler.

Oysa; Komşularımızla, bölgemizle, tüm dünyayla, barış eksenli, çözüm eksenli politikalar geliştirilmelidir. Çözümsüzlüğü direten ülkeler karşısında da çözümü isteyen, çözüm için çabalayan ülke biz olmalıyız.

Sıfır sorun politikası, tepkisizlik, suskunluk, gözü kapalı şekilde onaylamak olarak yürütülmektedir.

Biz; her zaman yapıcı olmalıyız.

Biz; her zaman barış, uzlaşma ve iş birliği istemeliyiz.

Komşu ülkelerle çıkar eksenli değil insanlık, kardeşlik eksenli bir hassasiyetle ilişkiler sürdürülmelidir. İçişlerine müdahale etmek, o ülkelerin iç düzenini bozan terör gruplarına ev sahipliği yapmak en büyük yanlışlıktır.

Unutulmamalıdır ki; Mısır, Libya, Tunus, Fas, Cezayir, Lübnan, Yemen, Irak, Afganistan, İran, Suudi Arabistan, Bosna Hersek, Makedonya ve diğer nice ülkeyle ortak bir tarih ve ortak bir medeniyeti paylaştığımız gibi Suriye ile de ortak bir tarihi, ortak bir medeniyeti paylaşıyoruz.

Irak'ta, mezhep farklılığı temelli bir ayrışmayı son derece tehlikeli buluyor, taraflara itidal çağrımızı en güçlü şekilde iletmeliyiz. Irak'ta bir kardeş kavgasını, aynı kıbleye dönen insanların çatışmasını asla arzu etmeyiz, bunun olmaması için de gereken telkinleri yapmalıyız.

Irak’ta, Suriye’de; bir tarafta Şia, bir tarafta Sünni ve etnik yapıya baktığımız zaman Arabıyla, Kürdüyle bütün farklı zenginlikleri oluşturan bir yapı var. Bu yapıyı sarsmak düşman etmek isteyen ABD ve AB’nin oyununa gelinmemelidir.

Biz devlet olarak, millet olarak, bu tür oldubittilere, bu tür art niyetli ve ayrımcı tavırlara karşı asla boynumuzu bükülmemelidir.

Türkiye büyük bir devlettir, bu millet, aziz ve asil bir millettir.

Bize, tarihimize, bizim değerlerimize karşı, seçim kazanma hırsıyla yapılmış bu basit ve gayri ciddi girişimlere, biz kararlılıkla ve ciddiyetle karşı durulmalıdır.

Günün Sözü: Başkasının çıkarına dayanan ilişki felaket getirir.

H. Prof. Dr. Nurullah AYDIN

17 Ocak 2012 ANKARA

Editör: TE Bilisim