BİR DEVLETİ BİR MİLLETİ ÇÖKERTME'NİN YOLLARI no: 025 - SANAT'A 25. KARE AYARI

Bu ne biçim başlık diyeceksiniz böyle… Bir nevi kaleyi içten fethetmek işte. İşte bunların bazılarını açıklıyorum:

Türk devletlerini tarihin hiç bir döneminde dış güçle, kaba kuvvetle, savaş ile yıkamamışlar. Bakmışlar ki Türkler YENİLEMİYOR. Başka çareler başka yollar aramaya. İlk siftahı Çinliler yapmış. Türk Hakan'larına güzel Çinli kadınlar armağan etmişler. İlk Truva atını Türk soyunun içine Çanakkale’de antik Yunanlılar değil, Çinli imparatorlar sokmuş. Demek ki Malazgirt'ten önce antik çağda da biz Anadolu’da imişiz. Bu da ayrı bir konu… İşte Türk milletini çökertmenin ilk yollarından biri! Hatta içeride ki Şeyh-ül İslamlar bile, Padişah özel fetva çıkartıp haremden içeri Rus dilberlerinin alınmasını sağlanmıştır. Türkleri böyle ele almak çok daha kolay olmuştur. Bu ilk ve belli başlı yolu!

Bir de ahlak çökertmesi sistemi var. Türk milletinin ahlak yapısı ailesinden başlayarak vatan bayrak ve kitap sevgisinden gelmektedir. Eee bunu nasıl bozacaklar? İlk başta ne vardı? Aile. O zaman en başta ailenin ahlak siteminin çökmesi lazım. Nasıl mı? Truva atı yöntemiyle! Eee at mı kaldı Truva mı kaldı kardeşim demek istersiniz şimdi de.

Bakın size bir hikâye anlatayım. Buna ister inanın isterse şehir efsanesi deyin. Karar sizin!

Bir Zamanlar bir ülke ve bu ülkede yaşayan bir halk varmış. Yine benzer yöntemlerle ve dışarıdan gelen yanlış müdahaleler sonucu, aynı zamanda da bir türlü doymak bilmeyen politikacılar sayesinde halkı fakirleşmiş bir devlet. O ülkenin Başbakanı ve Dışişleri bakanı Amerika'ya kredi ve kaynak bulmaya/istemeye Amerika'ya gitmişler. İsteyenin bir yüzü istemeyenin her yeri kapkara demişler ve bu büyük sömürgeci devletten para dile(n)mişler. Amerika da bir kaç uzman göndermiş (güya!) mali durumlarını incelemiş, araştırmış ve karar vermiş. Gelin krediniz hazır; alın demişler. Bizimkiler bir sevinmiş, bir sevinmiş ki soluğu yine Amerika'da almışlar. Amerika’nın ileri gelenleri de demiş ki " Sizin TRT diye bir yayın kuruluşunuz var. Bu vereceğimiz kredinin yanın da halkımızın kaynaşması için size bir dizi verelim. Tamamen ücretsiz bu da! Bizimkiler önce almış bu diziyi kurumda inceletmiş ve Amerika’ya cevap göndermişler. Bu dizi bizim örf adet ve ahlakımıza ters şeyler içeriyor. O yüzden yayınlamama kararı aldık. Amerika'dan cevap gelmekte gecikmemiş. Dizi yayınlanmaz ise Krediyi unutun! Bizimkiler ne mi yapmış. Sizce ne yapmıştır? Dizi yayınlanmış. Dizinin ismini söylesem siz hatırlar mısınız acaba?

DALLAS! Hani Ceyar vardı, Boby vardı. Ceyar yengesine sulanıp onla beraber oluyordu. Karısı da ona kızıp başkalarına veriyordu. ( sevgisini yani ) Lucy vardı. Önüne gelen gençlere veriyordu sevgisini. Kardeş kardeşe kazık atıyor. Kardeş akrabanın namusunda ırzın da gözü oluyordu. Aman ne tutuldu dizi ne tutuldu. Zamanın da dizi yayınlandığında sokaklar boşalıyordu. Biz de hazır mıymışız ne? Ne entrikalar, ne entrikalar...

Sonra ne olmuştur sizce? Cüneyt Arkın'la savaşan, ata binen, uçan çocukluk hayalleri. Sevginin ne kadar kutsal olduğunu anlatan eski Yeşilçam filmleriyle büyüyen bir nesil. Şimdi de DALLAS ta Ceyar'ın nasıl entrikalar çevirdiğiyle büyüyecekti. Hatta sonralarında O'nun memuru da işini de bilecekti! Rüşvet bile meşru olacaktı.

Sonra diğerleri takip edecekti. Ardı arkasına giren ahlaklı! Amerikan filmleri. Hatta Amerika şu Arap ülkelerine de sokalım böyle diziler dediler. Araplar inat. Ya da Diktatörleri yasaklamış Amerikan işini. O zaman Türkler zaten alıştı bize. Hem ileride arapların başına ücretsiz jandarma yapacağız Türkleri. Onlar bir dizi yapsın. Biş teşvik verelim dizinin arap ülkelerindeki gösterimine. Yapmış Türkler de bir dizi. Diziyi seyreden araplar sokakları boşaltmış. Dikkat kesilmiş diziye. Bu dizi hangisi mi? Dallas'a benziyor mu? Yok, canım ne benzemesi. O dizi Aşk-ı Memnu. Yasak aşk demekmiş. İnşallah bari o dizide olmaz "yenge düdükleme" olayı! Oldu mu?

Sonra bir de şu ‘25. kare örneği’! Göz saniyede 24 kare görüntü algılayabiliyor. Peki ya 25. kare koyulursa filme? Göz görür mü? Yok görmez. Ama beyin hiçbir şeyi kaçırmaz. Görünmeyen kare bilinçaltına çözümlenmesi için gönderilir. Mantık bu!

Denenmiş Amerika'da. Sinemalarda ki Deneye Meşhur Coca Cola firması sponsor olmuş. 25. karede soğuk içilen bir cola şişesi. Ama kimse göremedi. Ne olacak. Filme ara verilir. 25. kareye bilinçaltına gönderen herkez Kantindeki Kola'ya saldırır. O nasıl içmeler öyle kana kana. Sanki daha önce içmediler. Tutmuş bu reklam fikri.

Bir ara Vietnam savaşına gitmek istemeyen gençlerin bilinçaltına atmışlar. Bu sefer 25. karede Amerika'nın meşhur sembolü Sam Amca işaret parmağını kaldırarak "Seni istiyorum" diyor. Sinema'daki filmi izleyen Amerikalılar filmden sonra toplu hipnoz gibi Askere yazılmaya gitmişler.

Eee Amerika başka nerede kullanabilir bu toplu hipnoz formülünü? Sizce?

Yoksa Truva Atı bu sefer 25. kareye mi girdi?

Bu resmen gençlerimizin beynine Amerikan silahının dayanması değil mi? Sizce?

Eee sinemayı Suudi Araplar gibi yasaklayacak mıyız? Amerikan sineması seyretmeyecek miyiz?

Hayır, kardeşim ne münasebet. Tek çare var. Düşmanın silahıyla silahlanacaksın. Eğer o sinemayı ve diziyi silah olarak kullanıyorsa. Sende kullan kardeşim. Ama devletten de destek almak lazım. Sinema pahalı bir sanat!

Sende Amerikan gençliğin beynine Sinema silahını daya. Ahlakın, ailenin vatanın namus olduğunu anlat. Kuranda anlatılan gök fiziğini anlat. Paranormaliteyi anlat. İnan onların elinde öyle bir senaryo yok.  Sende var kardeşim. Atatürk'ün var. Onun ilke ve inkılâpları var. Sonra Kuran'ın var. Onların Kurandan esinlendikleri bilim kurgu filmlerinin ( ama sonunun mutlaka kendi çıkarlarına göre eğreltildiği ) üstüne çık. Çık kardeşin Kitap senin kitabın. Ata senin atan. Ecdat senin ecdadın! Onlarda yok bunlar.

İBRAHİM ERGÜL

Editör: TE Bilisim