“Beyaz Güvercin şuan havayı kontrol ediyor…”
Antalya’da DSP İl Başkanı ile sohbet tadında bir röportaj yaptık… Haydi başlayalım.
Seray Deren: Merhabalar, öncelikle sizi biraz tanıyalım ve tanıtalım istiyorum, kimdir Atilla Kurç?
Atilla Kurç: 1960 İstanbul doğumluyum. Okul sonrası yurtdışına yerleştim ve 22 yıl tüm dünyayı işim gereği dolaştım. Türkiye’nin en eski otelcisi, turizmcisi, tekstilcisi ve ithalatçısıyım. 1000 üzerinde tekstil, yem, un fabrikası kurdum. Türkiye’de yabancı tekstil markaların ilk üreticilerindenim. Uluslararası turizm, otelcilik, elektronik, makine ithalat ve ihracat danışmanıyım. Antalya DSP İl Başkanlığı teklifi üzerine hayatımı siyaset ile devam ettireceğim.
Seray Deren : Antalya DSP İl Başkanlığınızı kutlarım umarım sorunsuz yol alırsınız. Fakat aklıma takılıyor sormadan geçmeyelim. Bunca bölünme arasında solun birleşmesi gerekmez mi, DSP çok  etkin bir parti değil, hala neden devam ediyor?
Atilla Kurç: Sorunlar, sıkıntılar ve zorluklar olmadan, güzel günler olmaz. Öncelikle bir açıklama getireyim size. 2007 yılında CHP’yi desteklemek adına geri planda kalan DSP, bu yanlış politika sonucu duraklama dönemine girmiş, sahip olduğu konumunu kaybetmiştir. Solun bölünmesini siz CHP’ye soracaksınız. Zira DSP; 1980 sonrası  üç defa iktidar olmuş bir partidir ve tecrübeleri ile hükümet yöneten tecrübeli insanlara sahiptir. Birleşme olur mu bilmiyorum ama şahsi fikrim bunun olmayacağı yönünde. “DSP neden devam ediyor” diye sorarsanız, cevabım şu olur:Türkiye’de solu temsil eden, halktan ve haktan yana, dürüst, ahlaklı ve edepli siyaset güden tek parti DSP’dir. Rahmetli Bülent Ecevit’in 2002 yılında çıkardığı 300 küsur kanun sayesinde, bugün Türkiye’de sosyal reformlar yapılmıştır.
Seray Deren:  Siz neden DSP’yi seçtiniz, sizi DSP’ye çeken neydi?
Atilla Kurç: DSP, tüm inanç ve değerlere saygılı bir parti. Ülkeye hizmet veren, dürüst, vatan ve millet sevgisinden taviz vermeyen bir parti olduğu için, ülkenin dürüst ve temiz siyasete ihtiyacı olduğu için DSP’yi seçtim. Çünkü DSP’li olmak bir ayrıcalıktır.
Seray Deren: Heyecanlı ve kararlı olmanız ne güzel. Siyasetin ve siyasetçinin dürüst olması çok önemli,  DSP Türkiye’de bu kirli  siyasetin içinde erimez mi?
Atilla Kurç: Ülkemizde siyaset yozlaştı. Siyaset yozlaştığı için siyasete güven kalmadı. Uluslararası Şeffaflık Örgütü:‘Türk halkının yüzde 80’ni siyasi partilerin yozlaştığını düşünmektedir’ diyor, bu yozlaşma içinde DSP’nin yeri her zaman farklı olacak, DSP yozlaşmayacak, ahlaklı, dürüst ve temiz siyaset ilkesinden hiçbir zaman taviz vermeyecektir. İşte bu nedenle de erimeyecek emin olun! Çünkü haklımız, insanımız bunu arıyor. İnsanımız bıktı kirli siyasetten…
Seray Deren:Çok haklısınız… Geçenlerde DSP’nin CHP’yi ziyareti ve Anayasa için önerileri oldu, bu konuda neler söyleyebilirsiniz? Diğer partilere de öneri verilecek mi? Kabul eden partiler hangileri?
Atilla Kurç: Sayın Parti Başkanım ÖNDER AKSAKAL elbette birçok nezaket ziyaretleri yapacaktır. Bu gayet normal. CHP’yi ziyaretide olağan ziyaretlerinden biridir. Sayın Parti Başkanım ÖNDER AKSAKAL Anayasa ile ilgili olarak; düşündüğü öneri ve görüşlerini bildirmiştir. İl Başkanı olduğum için, kabul edersinizki genel başkanımız nasıl karar verirse,  bizde o doğrultuda hareket edeceğiz.

Seray Deren: AKP karşısında büyük bir güç oluşturabileceği için CHP-MHP birleşse buna sevinecek ve arayış içinde olan büyük bir kitle var… Bu bölünmeler sadece AKP ve anti-laik zihinlere yarar endişesini sadece ben mi taşıyorum? Bir vatandaş olarak kaybedecek vaktimizin kalmadığı ortada... Küçük oyunlar, küçük çabalar, küçük bölünmeler kasa boşaltanları düzeltmelerle bir gün bile vakit kaybedecek halimiz kalmadı... Bu zor bir süreç, zoru başaracaksınız peki ama nasıl?
Atilla Kurç: Öncelikle çok zor gerçekten. “Zoru başaracaksınız” demeniz bile beni mutlu etti. Bir de şöyle düşünün, ülke elden giderse; ne çok zor kalacak, ne de çok kolay...Yani kaybedecek bir tek ülkemiz var. Zor olsa ne olur?Bugün AKP karşısında MHP ile CHP’nin birleşmesini umanlar yanılır. Kaldıki 1980’den bu yana hiç iktidar olmamış CHP’den bahsediyorsunuz. Onuda bırakın bir çivi dahi çakmamışlardır. DSP, üç  defa iktidar olmuş, 300 küsur kanun çıkarmış, ahlaklı ve dürüst bir partidir.
Seray Deren:Bölünmeyin birleşin derken; anlatmak istediğim tam olarak buydu aslında ülke elden gitmesin. Gezi Hareketi’nin bir lideri olmadığı için dağıldı o hareket. İyi bir lider çıksa eminim her şey bir anda tersine dönerdi. Niçin iktidar olamıyor muhalefet, neden başarısız sizce?
Atilla Kurç: Muhalefet yapan partilerin,  iktidar partisi karşısında  başarılı olmamalarının sebeplerinin başında;  idealist, ahlaklı ve dürüst olmamaları geliyor. Atatürk, Cumhuriyet, Milliyetçilik, Vatanve  Bayrak arkasına sığınıp, çokşey yapar gibi görünenler; aslında sadece kendi menfaat ve refahlarını düşünürler.  Yaptıkları bir şey olmadığı için; iktidar bukadar oy aldı.  İyi bir lider; üreten, projeleri ile iş imkanı yaratan olmalıdır. İşte biz bu konuda çok iddialıyız. DSP; üretim ve işsizlik için birçok proje hazırladı. Üreten Türkiye olmamız şart!  Biz bunları hemen, hiç vakit kaybetmeden  uygulayacağız.
Seray Deren: Ülke adına inanın çok üzülüyorum herkes ayrı telden çalıyor... Ama yine de umudumu saklı tutuyorum.
Atilla Kurç: Üzülmeyin. Bizim gibi idealist, vatan için koşacak, çalışacak  insanlar; bu ülke için gerekeni yapacaktır. Gençlerden oluşan bir il teşkilatı kurduk, canla başla çalışıyorlar. Şimdi ilçe teşkilatlarını örgütlüyoruz ve kongrelerini yapacağız.  Tüm Türkiye’de DSP tüm İl ve İlçe teşkilatlarını yeniliyor. Bunun bitiminde zaten sahalarda olacağız ve Türk halkı bizi yine yanında görmekten mutlu olacaktır.
Seray Deren: Umarım o beyaz güvercin havalanır yükselir…
Atilla Kurç:Beyaz Güvercin şuan havayı kontrol ediyor…
Seray Deren: İşte soru aslında tam da şu! DSP nasıl yapacak, hedefleriniz, projeleriniz neler aslında tam olarak bunları duyalım bir programınız var mı?
Atilla Kurç: Olmaz mı? Antalya ve Türkiye için projeler hazırladık. Zamanı geldikçe hepsini anlatacağız… Bakın, üretmeyen bir Türkiye ama tükettirilen bir toplum var. Teknoloji, sanayi üretmiyoruz. Tüketen bir toplum olduk ve bedelini ağır ödemeye başladık. 5-6 ton buğday satıp; 1 kg uçak parçası alıyoruz. 3.400kg domates satıp, 7kg domates tohumu satın alıyoruz. 0.70 dolara 1kg patlıcan satıp, tohumuna 6.300 dolar veriyoruz. Dış ticaret açığımızın % 98’i ileri teknoloji açığından kaynaklanıyor. Biz bu kadar zengin miyiz? Ülkenin kalkınması için; ayağı yere basan, devlete maddi açıdan yük getirmeyen projeleri hayata geçirmeye ihtiyaç var. Türk insanının artık boş vaatlere, din istismarına, yolsuzluklara tahammülü kalmadı.
*Antalya’da turizm; maalesef yapılan hatalar sonucu bitme noktasına geldi. Yurtdışı rezervasyonların iptali ile bugün %20’ye düşen turizm, yerli turizm ile asla kapatılamaz. Bunun yanında turizm sektörü ve yan kuruluşlara bağlı 1 milyon insan işsiz kaldı. Bunun ne etkiler yapacağı ise ortada. Ama turizm konusunda bizim çözümlerimiz var ve bunlar uygulanırsa tüm  sorunlar aşılacaktır.
*Tarımda da sıkıntılar var. Tarımda markalaşmadan hiçbir yere varılamaz. Manavgat ve Kumluca’da ayrı ayrı iki kooperatif kurmayı düşünüyoruz. Üye sayısı iki bin olacak.  Tesiste işlenecek ürünlerin müşterileri bile hazır. Böylece hem Antalya’ya has sebze ve meyveleri  markalaştırıp, 12 ay satacağız hemde büyük bir istihdam yaratmış ve işsizliğin üstesinden gelmiş olacağız. Çok özel sebzelerin tohumları üzerindeçalışma yapıyoruz. Suya, gübreye, ilaca ihtiyaç duymayan, tadı, kokusu ve lezzeti olan bu sebzeleri üretip, tüm halkımızın GDOsuz sebze ve meyve yemesine katkıda bulunacağız.
*Antalya’da ileri teknoloji yatırımına ihtiyaç var. Hem para kazandıracak, hem de istihdam yaratacak projelerimiz var. Bu teknolojiler ile 12 ay ve uzun yıllar teknoloji üretecek, yan sanayi oluşturacak, dışa bağımlı olmayan bir Antalya yaratacağız. Bugün Avrupa’da elektronik teknolojiler üreten fabrikalar var ve durumları ortadadır. Bu bir organizasyon/arge işidir. Bu konuda desteğimizeve  ihtiyaç duyan tüm Antalya’lı iş adamları bizi ziyaret edebilirler. Antalya sadece turizmiyle değil, sebzesi, meyvesi ve teknoloji ile tanınsın istiyoruz.
*Antalya’da yaşayan yabancıların da sorunları var.Onlarda bu ülkenin insanı, onlarada hizmet götüreceğiz. Onların tüm sorunlarıyla ilgileneceğiz.
Seray Deren:  Harika projeler, “Sorun çıkaran değil, sorun çözen olacağız” diyorsunuz kısaca benim anladığım bu. Umarım sorunlar kısa sürede çözülür de bu ülke insanı  rahat eder. Son olarak okuyucularımıza vermek istediğiniz bir mesajınız var mı?
Atilla Kurç:“Gelecek kaygınız varsa bize gelin, DSP hepimizi temsil ediyor” diyorum… 
Seray DEREN: Çok teşekkür ederim bu değerli sohbet için.
Atilla Kurç: DSP Antalya İl Başkanı olarak, ben de size teşekkür ederim.
 
Seray DEREN- Hür Kalem