19-21 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşen 9. Montreal Türk Filmleri Şenliği’nde En İyi Film Ödülü’ne Mehmet Öztürk’ün ‘Defne’nin Bir Mevsimi’ adlı filmi layık görüldü.

Açılış filmi olarak da seçilen Defne’nin Bir Mevsimi’nin öyküsü 12 Eylül öncesi Antakya’sında Türkiye – Suriye sınırında geçiyor. Değişik toplumları bağrında barındıran Antakya’nın, bu toplumların acılarını, sevinçlerini, gelecek kaygılarını bir potada eritip farklılıkların varsıllığını gözler önüne seriyor.

Fransa’da yaşayan filmin yönetmeni Mehmet Öztürk, Defne’nin Bir Mevsimi ve ödüle ilişkin görüşlerini bizimle paylaştı:

“Güzellik, bütün sanatların ölçütü ve temelidir. Filmimiz bazen romansa, bazen de politik dramaya yönelirken her durumda güzellik duygusunu hakim kılmayı denedik. Politik bir film yaparken ise sadece güzellik değil, aynı zamanda doğru olan bir bakış da gerek; çünkü politik yanılgı güzelliği lekeler. Filmin başından sonuna kadar buna özen gösterdik.

Defne’nin Bir Mevsimi, Ortadoğu’da her şeyin birden bire değişebileceğini tasvir ederken, o coğrafyaya ait birçok kültürel geleneği ve hayat tarzını başka coğrafyaların evrensel kültürel duygularıyla buluşturdu. Seçtiğimiz mekânlar, renkler, müzikler, diyaloglar, portreler, efsaneler film kamerasından süzülerek bu amaçla stilize edildi.

Defne'nin Bir Mevsimi, ince bir üslupla şiddet ve zorbalığa karşı yapılırken; güzel ve doğru olanı; mutluluk ve özgürlüğü lirik duygularla arıyor ve düşlüyor.

Doğu Akdeniz'in ucunda geçen Defne’nin Bir Mevsimi’ni Atlas Okyanusu'nun öte yakasında, Montreal'de ödüllendiren; Antakya coğrafyası ve insanlarının hikâyesi ve resimlerini güzel bulan festival ekibinize ve seyircilere çok teşekkür ederim. Ödülünüz bizim için gurur ve heyecan verici... Düşlediğimiz güzellikleri festivaliniz ve seyircilerinizin de düşlediğini sanıyorum.”

Herhangi bir devlet kurumundan destek almadan tamamen gönüllülerce yaşatılan Montreal Türk Filmleri Şenliği 9. yılında Montrealli sinemaseverlere yine birbirinden güzel ve toplumsal iletisi olan filmler sundu. Bunlardan biri de Makedonya’da Türk dilini ve ekinsel varlığını tiyatroyla sürdüren ve kuşaktan kuşağa aktaran İsmet Arasan’ın belgesel filmi ‘Balkanların Kalbindeki Sahne’ idi.

İsmet Arasan kamerasını Üsküp Türk Tiyatrosu’nu yaratıp yaşatanların arasında dolaştırmış, nice sanatçılar yetiştirmiş ve en önemlisi Türk toplumunun ekinsel varsıllığını oyunlar aracılığıyla sadece kendi toplumu içinde değil, toplumlararası ortamda da nasıl ayakta tuttuğunu etkili bir dille izleyiciye aktarıyor.

İsmet Arasan: Gelecekte sevginin ve aklın kaynaştırdığı farklılıkların gökkuşağı kalacak

İstanbul’dan ulaştığımız yönetmen İsmet Arasan duygularını şöyle dile getirdi:

19/21 Mayıs 2017 tarihinde gerçekleştirdiğiniz 9. Montreal Türk Filmleri Festivali’nde, ‘BALKANLARIN KALBİNDEKİ SAHNE’ filmime, ‘EN İYİ BELGESEL FİLM ÖDÜLÜ’ verildiğini sevinçle öğrendim. Beni onurlandırdınız.

Bu ödülü, 66. yaşını kutlayan, Makedonya Cumhuriyeti’ndeki Türklerin soluğu TÜRK TİYATROSU’nun saygın anısına adıyorum. Üsküp Türk Tiyatrosu, balkanların yüreğinde, dünyanın çarpıntısını, anadilleri Türkçe ile sahnede yaşattılar. Çağdaş tiyatroyu soluyan, yerli ve çarpıcı ürünler veren, seyircisinin günlük yaşamına girme başarısını gösteren bu büyük sahnenin önünde saygı ile eğilirim.

Onlar, sanatın kendi dili ile gönül çeliyor, zihin açıyorlar. Kazandıkları ulusal ve uluslararası ödüller emeklerini taçlandırıyor. Bu film; onların varlığına bir saygı, emeklerine ve yaşam öykülerine bir sevgi duruşudur.

Bu filme katkı sunan başta yol arkadaşım Necla Maraşlı; bestekâr Erdal Güney, görüntü yönetmeni Koray Kesik, yapımcı Atilla Baykal, danışman Yıldırım Ağanoğlu, afiş tasarımını yapan Musa Güney ile Milli Kurum Türk Tiyatrosu’nun yönetimi, oyuncuları, emektarları; emeği geçen tüm kişi ve kurumlara teşekkürü bir borç bilirim.

Sizler de orada, Kanada’da, ülkemizin sanatla derinleşmiş yüzünü, anadilimizle yaşatıyorsunuz. Gelenekselleştirdiğiniz film festivalini, yoktan var ettiğiniz Türk basınını kutluyor, sizi alkışlıyoruz.

Gelecekte ayrılıklar değil, sevginin ve aklın kaynaştırdığı farklılıkların gökkuşağı kalacak…

Nice nice şenliklere!..”

Bazı sanatçı ve yönetmenlerin vize sorunları dolayısıyla katılamadığı 9. Montreal Türk Filmleri Şenliği’nde Tangent filminin yönetmeni Cenk Demirkıran bulundu, izleyiciyle kaynaştı.

 

En İyi Kısa Film Ödülü Kuyu’nun

 

Şenlik’te En İyi Kısa Film Ödülü ise ‘Kuyu’ filmine gitti.

90’lı yıllarda iki kardeşin komşu köydeki okula gidişlerini ve bu çerçevede yaşam kaygılarını öykülendiren Kuyu’da kardeşler ve öğretmen rollerini başarıyla canlandıran oyuncular filmi alıp götürüyor, izleyiciyle doğrudan kopmayacak bir bağ kuruyor.

 

Rıdvan Yavuz: Filmi çok zor koşullarda çektik...

 

Kuyu’nun yönetmeni Rıdvan Yavuz kısa iletisinde şunları söyledi:

 

Öncelikle teşekkür ederim. Kuyu filmimizin konusu yaşanmış gerçek bir olaya dayanmaktadır. Çok zor şartlar altında çektik. Kısıtlı imkânlarla çektik. Birçok festivalde dereceye girdik ve ödül aldık. Montreal Türk Filmleri Festivali’nde Finalist olduğumuz haberini aldığımızda büyük bir mutluluk yaşamıştık. Yine maddi imkânsızlıklar nedeniyle Montreal Türk Filmleri Festivali’ne katılamamanın üzüntüsünü yaşarken, Kuyu’nun Festivalinizde en iyi film ödülüne layık görülmesi haberini almamız bizi tekrardan çok mutlu etti. Çok teşekkür ederiz.”

Yönetmen, yazar, ressam, yontucu, fotoğraf sanatçıları ve basın üyelerinin yanı sıra Türkiye’nin Montreal Başkonsolosu Deniz Barkan Umruk ve Kebek Fahri Başkonsolosu G. Emin Battika’nın da yer aldığı Açılış Galası’na Festival destekçi kurumlarından Montreal Türk Kadınlar Derneği’nden Başkan Rabiye Sağ Şeşen, Yönetim Kurulu üyeleri Kezban Şeşen ve Zehra Tombul da katıldı. Öte yandan Turquebec Kültür ve Dostluk Derneği’nden Nursel Yıldız ve Bekir Özpekmez’in de katıldığı Gala’da Türk toplumuna önemli katkıları bulunan İlgin Şartekin ve Oryal Tanır çifti de hazır bulundu.

Ottava, Sherbrooke, Kebek Kenti ve Montreal’den Kebek, Kanada ve Türk toplumu sinemaseverlerinin bir arada tam bir Film Şenliği yaşadığı 9. Montreal Türk Filmleri Şenliği’nde aralarında Çırak, Mezarcı ve Hemşire’nin de olduğu toplam onbeş film gösterildi.

Açılışta olduğu gibi kapanış konuşmasında da katkıda bulunan ve Şenlik gönüllülerine teşekkürlerini sunan Başkan Ömer Özen, sinemaseverleri 10. Montreal Türk Filmleri Şenliği’ne çağırdı.