Senaryo dünyamızın vazgeçilmez tutkusu ‘aşk üçgeni’ üstüne öyküler yaratmak. Aslında bu meraka, ‘yaratmak’ değil de birbirinin benzeri işler üretmek tanımı daha uygun düşüyor. Çünkü isimleri değişse bile dizi konularının ortaya çıkış mantığı hemen hemen aynı temele dayanmakta.
Kimi moda dünyasında geliştiriyor öyküsünü… Kimi konakların zengin-fakir zıtlığında. Bir bakıyorsunuz yurt çatısı altında geçen çocukluktan kalma aşklar çomaklanıyor… Ya da ufak tefek farklılıklar yaratmak için aşk ateşi, masalsı çalışma ortamlarının rastlantısal dünyasında alevlendiriliveriyor.
Kısacası böylesi yapımlarda izlenecek yol basit ve rutin. İki farklı türden aile yapısı oluşturacaksın. Sonra iki erkek bir kadın veya tam tersi, bir erkek iki kadın karakterle aşk çekişmesi yaratacaksın. Bir de yan karakterlerle düşmanlık-dostluk halleri sergiledin mi melodramatik dizi işi tamamdır. Tabii bunun bir de komediye odaklanan versiyonunu oluşturmak mümkün. Nihayetinde ister melodram, ister komedi kıvamı hiç fark etmez… Ekrana sıralanan işlerin yansıması ve mantığı üç aşağı beş yukarı hep aynı!
Şimdi bu yaklaşımın bir de sinema ayağı var ki, buradaki işler dizilere oranla daha elle tutulur türden. Niye derseniz… Artık süre kısıtlılığının avantajı mı yoksa salon bulma etabında hayli sıkıntı çekildiğinden film olayına daha fazla özen gösterme kaygısı mıdır, bilinmez. Ancak dizilerle ekranda olan isimlerin başrolde yer bulduğu sinemasal yapımların görünen gerçeği, bunlarda ‘oyuncu’ olgusunun içeriğin önüne geçtiği! Yani öyküyü aktarma yükünü layıkıyla taşımak oyuncuların boynunun borcu.
Engin Hepileri, Özge Borak ve Başak Parlak’ı buluşturan ‘Bana Adını Sor’ da bu mantığı ortaya çıkartan türden bir film olarak karşımızda.
 
 ‘BANA ADINI SOR’DA BİLDİK BİR AŞK ÜÇGENİ DAHA…
 
‘Aşk, aklın yolunu izlemez’ sloganıyla yola çıkan ve Taner Gündöner’in yönetmenliğinde ‘Yılın en çok tartışılacak aşk filmi’ iddiasını taşıyan ‘Bana Adını Sor’, gerçekten de en çok tartışılan olur mu, aşkın aklın yolunu izlemediğini seyredene hissettirebilir mi? Bunlar bakan gözlerin değerlendirmesiyle gelişecek farazi ayrıntılar. Bizim için önemli olan buradaki aşk hallerinin coşkusunun ve melodramının nasıl yansıtıldığı! Bu nedenle bir kez daha ‘oyunculuk’ diyeceğim.
ATV’nin kendini kabul ettiren yapımlarından ‘Kara Ekmek’ ile ekranda boy gösteren Engin Hepileri’nin performansı da başı çeken!
Filmin paylaşılamayanı ve dolayısıyla odak noktası Hakan karakteri yani Engin Hepileri olduğuna göre, ‘Bana Adını Sor’ filmi için de en kestirmeden, ‘‘Engin Hepileri’nin aşk halleri’’ tanımını getirebiliriz.
Aslında ‘Kara Ekmek’ dizisinde de geçmişin ortak acısını yaşadığı karısının ‘kıymetli’ varlığıyla taze bulduğu aşkın tutkusu arasında kalan bir adamın duygusal fırtınasını canlandıran Engin Hepileri, burada da aşağı yukarı benzer bir durumun içinde. Dolayısıyla aşkın tutkulusuyla, özverili gerçek sevgi arasında yaşanan aşk hallerinde, Hakan’ın Merve ve Yasemin arasındaki romantizmini ve melodramını yaşatan ‘Bana Adını Sor’da da temiz iş çıkartıyor.
‘Yetiştirme yurdu’ olayını ekranlardan sonra beyazperdede de karşımıza getiren senaryo, çocukluk yıllarından temeli atılan dostluk-sevgi bağlarını Yasemin ve Hakan’ın ilişkisiyle işlerken, seyirciyi olaya katabilmek açısından Engin Hepileri’nin saflıkla duygusallığı buluşturan performansının etkisi çok büyük.
‘İntikam’dan ‘Kara Ekmek’e farklı dizilerdeki yüksek tempolu ve her kıvama uygun oyunculuğunu izlediğimiz Engin Hepileri, iki farklı yapıdaki kadının arasında kalan Hakan karakterinde de durumu gayet güzel idare etmekte.
Bir yanda emek veren bir kadının suskun platonik sevgisi, diğer yanda bir anda oluşan tutkulu bir aşkın görsel zenginlik içinde yaşanan romantizmle zenginleştirilmiş varlığı… Tüm bu olgular Hakan’ın duygu dünyasındaki dalgalanmalarla birlikte farklı yansımalarla seyirciye sunulmakta.
Tabii bu arada ‘İyi günde sevmek kolaydır’ vurgusuyla zor olanın her şartta bağlılık ve sabır gösterebilmek olduğunu işaret eden ‘Bana Adını Sor’un herkesin başına gelebilecek aşk öyküsünde, ilişkilere dair mesajlar da pek çok…
Kısacası; Gerçek sevgi, saygı, fedakârlık, taviz verme, hoşgörü, yardımlaşma… Cümle duyguların sürprizlerle harmanlanmış halini ustaca oturtulmuş karakterleri ve hayatla aşk üstüne bir daha düşünmeye yönlendiren finaliyle sunulan ‘Bana Adını Sor’, Yeşilçam melodramlarının tadını da hissettiren bir dokuya sahip.
Gerçek hikâyeden uyarlanmış olması da, yılarca birlikte olmanın yarattığı kanıksama duygusuyla sevgisi fark edilemeyen Yasemin’in suskun varlığında ve bir garip hayat kurtarmayla tanışılan Merve’nin çekim gücünde gidip gelen Hakan’ın yani Engin Hepileri’nin aşk halleriyle yol alan filmin beğeniyle izlenmesinde ekstra bir avantaj!
Nihayetinde ‘Kara Ekmek’ten ‘Bana Adını Sor’a, her tür duygusallığı hissettirmeyi çok güzel başaran Engin Hepileri’ye yakışıyor böylesi aşk üçgenleri.
 
 Anibal GÜLEROĞLU