Hani ‘Adam gibi’ deyimi vardır, dilimizden hiç düşmeyen… İnsana yakışır vasıfları kendinde toplayan, iyilik unsurlarına sahip kişileri veya durumları vurgulamak için kullanırız. Gerçi yaşamın içinde ‘Adam gibi’ olma özelliğini taşıyanlarla pek sık karşılaşamayız ama… Özlemimiz hep ‘Adam gibi’ olandan yanadır çoğunlukla.

Nitekim günlük yaşantımızda neredeyse yegâne eğlence aracına dönüşen kurgulara karşı da aynı hassasiyetteyiz. Birbirinin içinden çıkmışçasına ekrana sürülen; bir sonraki bölümün nasıl gelişeceğini kolayca tahmin edebildiğimiz; genelde, sonu baştan belli olan klişeler öyle çok izletildi ki bize artık heyecan verici, sürprizi olan, mantığı ve aksiyonu yerinde, su gibi akıp giden yapımları görmek istiyor gözlerimiz. Şimdiye dek hep istedik istemesine ama maalesef isteyenin bir yüzü kara durumuyla kalakaldık büyük oranda.

Neyse ki, bu sezon geçmişten biraz daha farklı bir tabloyla başladı. Dizi sektörü de içine düşülen kısır döngüyü görmüş olmalı ki, yeni yapımlar az çok değişik tattaki içeriklere sahip. Eskiler mola verdikleri yerden aynı içerik performansıyla yol alıp yenilikçilik vasfından uzak kalırken, yeni işlerden bazıları ekrana taze soluk getirmeyi başarmış halde. İzleyici de bunları boş geçmedi neticede.

‘Masumlar Apartmanı’, ‘Kırmızı Oda’ gibi psikiyatrik gerçeklikleri roman uyarlaması olarak senaryolaştıranlara ilgi büyük oldu mesela… İnsanlar, yapay dünyalarda zaman öldürmektense başkalarının sorunlarıyla bütünleşmeyi daha çok sevdi. Öte yandan ünlülerin dünyasında işlerin nasıl yürüdüğünü gerçeklerle özdeşleşerek aktaran ‘Menajerimi Ara’ misali uyarlamaya da rağbet gösterildi.

Asıl güzel olansa, bu sezonun getireceği dizilerdeki yeniliklerin bu kadarla kalmayacak olması. Mesela TRT 1’de yayına girmeye hazırlanan yapımlar ‘Dizilerde yenilikler tam gaz’ dedirtecek türden içeriklere sahip. Dizi-program harmanı vasfındaki ‘‘Türkan Hanım’ın Konağı’’ ile sabah programlarına yeni bir renk katan TRT 1, şimdi de hem tarihe uzanan yeni bir kahramanlık coşkusunu, hem de bozkırdan seslenen bir Anadolu masalını izleyicisiyle buluşturuyor. Biz de bu iki yapıma kısaca değinip dikkatinizi çekmek istedik.
 
EKRANIN TARİHE ‘UYANIŞ’I!

‘Tarihten edindiğimiz en iyi şey, onun uyandırdığı coşkudur’ demiş tarihin ünlü ismi Goethe. Bu sözün günümüzdeki karşılığı, son dönem ekranlarında artışa geçen tarih dizisi tutkusu olsa gerek. Bu noktada en bol örnek veren de TRT 1 olmakta şimdilerde.

‘Filinta’dan ‘Osmanlı Tokadı’na… ‘Diriliş: Ertuğrul’dan ‘Kuruluş Osman’a… ‘Payitaht Abdülhamid’den, ‘‘Mehmetçik:Kut'ül Amare’’ye… Nice yapım mevcut tarihe yorum katan TRT 1’in tarihi dizi cephesinde. Geçmişte de farklı işlerle tarih atmosferini canlandıran ve ‘Barbaros’ projesiyle de ilgilenen TRT 1’in hâlihazırda ekrana çıkarttığı tarih yapımı ise ‘Uyanış: Büyük Selçuklu’!
 
Ekin Koç, Buğra Gülsoy, Hatice Şendil, Gürkan Uygun, Leyla Lydia Tuğutlu, Sevda Erginci, Mehmet Özgür, Cemal Toktaş, Osman Sonant, Leyla Feray, İlker Kızmaz, Ali Gözüşirin, Çiğdem Selışık Onat, Murat Garipağaoğlu, Nik Xhelilaj ve Erdem Akakçe gibi isimlerin oyuncu kadrosunda yer aldığı dizi, izleyicisine Sultan Melikşah ve Ahmed Sencer döneminin büyük ve ihtişamlı hikâyesini sunuyor.

Konusunu kısaca özetleyecek olursak…

Anadolu’nun kapılarını Türklere açan Selçuklu Hükümdarı Sultan Alparslan’ın ölümünün ardından tahta geçen Melikşah, aynı gün çok sevdiği Kıpçak hatunu Başulu’yu da doğum yaparken kaybettiği haberini alır. Kıpçak-Selçuklu düşmanlığı sebebiyle yeni doğan bebek, devletin devamlılığı için tehlike oluşturduğundan Melikşah bebeğini, bir daha görmemek ve sormamak üzere, Nizamülmülk’e teslim eder.

Aile acısını içine gömen Sultan Melikşah, Sultan Alparslan’dan aldığı Selçuklu Devleti’nin gücünü doruklara çıkartmaya yönelir. Böylece gittikçe büyüyen Selçuklu’nun düşmanları da hem devletin içinde hem dışında çoğalmaya başlar.

Bu süreçte doğumundan itibaren kaderinin devletle bir yazıldığı, ölene kadar da tek gayesinin devlete hizmet olacağı düsturuyla yetişen Sencer girer devreye. Yıllarca aldığı eğitimle idealist bir kahramana dönüşüp Melikşah’ın fedaisi olmuştur. Nizamülmülk’ün en güvendiği adamlarından olan Sencer, devleti için tüm zorlu görevleri üstlenmeye hazırdır artık.

Melikşah ve Sencer türlü tehlikeler ile mücadele ederken en büyük destekçileri Nizamülmülk gibi liyakatli devlet adamları, Gazalî gibi âlimler, Ömer Hayyam gibi bilim insanları, Yusuf Hamedani gibi irfan sahibi kişiler olacaktır.
Aşkla, sırla ve mücadele ile yoğrulmuş destansı yolculuğun bir de hırs kanadı vardır, hep olduğu üzere… Burada Karahanlı hanedanından gelen asil soylu Terken çıkar karşımıza. Melikşah’ın hatunu olmanın verdiği güçle devlete hâkim olmak ister ama onun bu ihtirasları devletin Baş Hatunu-Melikşah’ın anası Seferiye tarafından dizginlenecektir. Diğer taraftan Melikşah’ın oğlu Tapar’ın Hatunu Gevher ve asil Türkmen kızı Elçin eliyle saraydaki dengeler değişecektir.

Genel çerçevesiyle verdiğimiz özetten de görüleceği üzere kılıcın parlattığı, kalemin aydınlattığı bir çağın öyküsünü aktaracak olan ‘Uyanış: Büyük Selçuklu’, Selçukluyu yıkmaya yeminli Hasan Sabbah’ı, devlete hâkim olmak isteyen Terken’in kurduğu tehlikeli entrikaları ve bunlara karşı amansız bir mücadeleye giren Sencer’in Turna ile yaşayacağı fırtınalı aşkı harmanlayarak yolculuk yaptırarak tarih algısını geliştirecek.

Diyeceğim o ki; ‘Uyanış: Büyük Selçuklu’, güçlü kadrosu, zengin hikâyesi, tarihsel mekânları, kostümleriyle dikkat çeken ve bilinç oluşturma özelliği taşıyan bir iş! Tüm bu vasıflar da, 28 Eylül Pazartesi akşamı izleyiciyle buluşan yapımın rakipleri karşısında elini oldukça güçlendiriyor haliyle. Zaten ilk bölümüyle her iki grupta da zirveye yerleşti. Dolayısıyla ‘Pazartesi akışında dengeler birkaç sezon mutlak değişecektir’ diyebiliriz… Tabii işin devamında da ‘Adam gibi’ tarihi dizi izlemek isteyenleri hayal kırıklığına uğratmayacak yenilikçi ve kaliteli bir akış yaratması kaydıyla!
  

USTALAR GÖNÜL DAĞI’NDA BULUŞUYOR

Özel kanallara kıyasla dizi bakımından daha avantajlı şartlara sahip olup reyting yönüyle de daha az kaygı taşıma konumunda bulunan TRT 1’in bu sezon için hazırladığı yeniler arasında dikkat çeken işlerden biri de ‘Gönül Dağı’

‘Bozkırın kalemi’ Mustafa Çiftçi’nin gün yüzüne çıkmamış öykülerinden esinlenilerek senaryolaştırılan ‘Gönül Dağı’nın tanıtımına baktığımızda en güçlü yönünün, izleyenleri derinden etkileyecek öyküsü olduğunu görüyoruz. ‘Bozkırda bir Anadolu masalı’ sloganıyla sunulan dizi, bozkırda hayallerinin peşinden koşarak tüm engellere rağmen imkânsızı başarmaya çalışan üç kuzenin öyküsünü anlatacak bize.

Anadolu’nun eşsiz güzellikleriyle dolu Eskişehir’in Sivrihisar ilçesinde çekilen dizi; ağıtçıları, düğüncüleri, gelenekleri ve tüm samimiyetiyle Anadolu insanını yansıtacak. Yanı sıra bozkırların süsü sayılan özgürlük timsali Yılki atları da içerik tablosunu zenginleştirecek. Ve tabii işin sevda kanadı… İşte burada da sevdiklerine kavuşamayan âşıklara, savurduğu taşlarla, kol kanat geren ‘Gönül Dağı’ girecek devreye.

Ecem Özkaya, Ferdi Sancar, Ali Düşenkalkar, Erdal Cindoruk, Gülhan Tekin, Feyza Işık, Ege Aydan, Eser Eyüpoğlu, Cihat Süvarioğlu, Semih Ertürk, Nazlı Pınar Kaya, Şebnem Dilligil, Yavuz Sepetçi, Nuri Gökaşan, Hüseyin Sevimli ve Çiğdem Aygün de ‘Gönül Dağı’nda buluşan ustalar olarak bu otantik yapının izleyiciye hakkıyla aktarılmasında üstlerine düşeni yapacaklar.

Anlayacağınız; Buram buram Anadolu kokan, Anadolu’nun gerçeklerinden güç alıp kendi masalını yaratan bir içerikle yol alacak olan ‘Gönül Dağı’ izleyicinin kolayca benimseyip içselleştireceği bir doğallığa sahip. Anadolu’nun güzelliklerini sergileyen muhteşem görüntüler de cabası.

SONUÇTA; ‘Rekabet, en iyi ürünlerin ve en kötü insanların ortaya çıkmasını sağlar’ demiş, Amerikan radyo ve televizyonunun öncüsü, iş insanı David Sarnoff… Dizilerde yenilikçilik tam gaz sürerken, algısı ve değerlendirmesi güçlü izleyici de kızışan rekabet ortamında en iyileri ve en kötüleri ayıklayıp çıkartacaktır elbet.
Cümlesine şans dileyip, ‘Adam gibi olanın hakkı yenmesin ve gerçekten hak eden kazansın’ diyelim.

Anibal GÜLEROĞLU
www.twitter.com/guleranibal