İnsanların kafası karışmış durumda. Hergün gündem değiştiriliyor. İhanetler tersyüz ediliyor. Gerçekler örtülüyor.
Bir kesime göre özgürlükler sağlandı, bir kesime göre özgürlükler kısıtlandı.
Bir kesime göre kalkınıyoruz,  bir kesime göre yeraltı yerüstü kaynakları yabancılara satıldı.
Bir kesime göre ülke insanları mutlu, bir kesime göre mutsuz.
Bir kesime göre vesayetçi yönetim yıkıldı, bir kesime göre yeni vesayet oluştu.
Bir kesime göre birlik ve beraberlik var, bir kesime göre bölünme var.
Kişinin bulunduğu kesime göre algı farklı, gerçekler farklı.
 
Yeni dünya düzeni; dünya genelinde olduğu gibi Türkiye'de de; anlayışları, ilişkileri, yaşam biçimlerini, ideolojileri, din algısını değiştirirken, internet ağı ile mesafeler kalkmış, dünyanın hemen her coğrafyasındaki insanlar birbirleri ile haberleşme ağı ile içiçe geçmiştir.
 
Her insanda ve her kesim de yeni bir slogan var. Değiştim, değişiyoruz, yenileniyoruz. Gerçekten öyle mi? Yoksa insanlık tarihi boyunca insanda var olan, zaman zaman öne çıkan veya bırakılan, tekrarlanan kısır döngüye dayalı düşünce ve davranış hali mi? 
 
Yeni dünya düzeni hazırlayanların belki de tahmin ettiklerinden öte değişim ve dönüşüm insanlığı sarmalıyor. İnsan ve olgular, doğal değişim ve dönüşüm yerine mutosyona uğruyor. Bu da insanlardaki istek, arz talep benzeşmesini de beraberinde getiriyor.
Kuşkusuz bu benzeşme; yeni insan tiplerini de şekillendiriyor.
 
Ortaya çıkan tipler; 
Yönetici tipi, İş adamı tipi, Aydın tipi, Gazeteci tipi, Siyasetçi tipi, Hukukçu tipi, Diplomat tipi, Akademisyen tipi, Ajan tipi, Bürokrat tipi’dir.
 
Bu yeni tiplerde;
Sırnaşıklık, Yalakalık, İlkesizlik, Kuralsızlık, Tecrübesizlik, Fikirsizlik, Münafıklık, Fesatlık, İspiyonculuk, Keyfilik, Hukuk tanımazlık, İstismarcılık, Yeteneksizlik, Beceriksizlik, Açgözlülük, Adaletsizlik, Haksızlık, Abartılık, Yalancılık, Acımasızlık, Yandaşlık, Candaşlık, Yağcılık, Particilik, Döneklik, Grupçuluk, ortak özelliktir
 
Zoru yaşamak istemedin mi, kolay yoldan, çalışmadan para kazanayım, zevk sefa içinde yasayayım dedin mi, ya bir siyasi partinin, derneğin, vakfın veya yabancı ülkenin emrine girmen ve direktiflerini kabul etmen ve yapman gerekir. Ben hayır dedim. Ya siz?
 
Okul çağlarında, hep bir şey öğreneyim, bilgili olayım, yazayım, konuşayım, insanları aydınlatayım, paylaşayım, yardım edeyim diye çalışırdım. Çalışıyorum. Ya siz?
 
Ben makam, servet peşinde değil, insan gibi insan olmaya yöneldim. Ya siz?
 
Şimdi düşünüyorum da, ben zamanımı ve aklımı çok seneler, fayda getirmeyen işlere mi harcadım? Ya siz?
 
Geçen zamana bakıyorum, boşa geçmiş mi diye sorguluyorum. Ya siz?
 
Gerçek insan; akıl ve bilim odaklı düşünür, yaşar ve aydınlatır. Başkasına eğilmez. Eğilmedim. Başka insanı da ezmez. Ezmedim. İstismar etmez. Etmedim. Ya siz?
 
İnsanlık yolu; bilim, akıl ve ahlak yoludur. Bu yolda oldum. Ya siz?
Yalan söylememekle, dürüst olmakla, çalışmakla, hizmet etmekle yanlış mı yaptım?
Ayakların baş, başların ayak olduğu ortamda söylenecek söz kalmıyor.
Ama iç dünyamda mutluyum, rahatım. Ya siz?
 
Artık ikiyüzlülüğün, dönekliğin, yeteneksizliğin, sahtekarlığın, din simsarlığının, yalancılığın, talancılığın, bölücülüğün meziyet sayıldığı, yeni bir yaşam biçimi gerçeği var.
 
Ya dürüst, namuslu, ahlaklı, bilgili, adaletli, özgürlükçü, paylaşımcı insanlar ne yapacak?
 
Günün Sözü: Haksızlıklara, bana ne diyen insanın şikayet etmeye hakkı yoktur.
Nurullah AYDIN
20 Kasım 2017-ANKARA