Bir oyuncunun kariyerinde ödüllerin anlamı kuşkusuz büyük önem taşır. Her ne kadar yetenek ispatı için herhangi bir festivalde veya yarışmada ödül almış olmak yegâne kıstas sayılmasa da köşeye konulan bir heykelciğin değeri, onu almak için emek sarf edenin nezdinde ayrı bir yere sahiptir. Zira sektörde, değer artırma ve seçicilik adına oldukça işe yarar.

Festivallerin arka arkaya sıralanıp rutin süreçleriyle yerli yapımlarımızı ödüllendirdiği şu günlerde sonuçlanan 21. Adana Altın Koza Film Festivali de, Kanal D’nin sevilen dizisi ‘Güllerin Savaşı’nda gelecekle ilgili hayallerini ‘Gülfem gibi olmak’ üzerine kuran Gülru karakteriyle karşımıza çıkan Damla Sönmez’e bir ödül kazandırdı.
Altın Koza’da yarışan ‘Deniz Seviyesi’ isimli filmdeki rolünden dolayı aldığı ‘En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü, ‘İçimdeki Balık’ filminden Deniz Özdoğan ile paylaşan Damla Sönmez, ödülünü Cüneyt Arkın’ın elinden aldı. Kendisine ve ödülü paylaştığı Deniz Özdoğan’a tebrikler.

***
Televizyon dizilerinin yanı sıra ‘Sen Aydınlatırsın Geceyi’, ‘Kurtuluş Son Durak’, ‘Çakal’ gibi sinema filmlerinde rol alıp ‘Mahpeyker: Kösem Sultan’da Kösem’in gençliğini canlandıran Damla Sönmez’in aldığı bu ödül aslında ilk değil.

2009 yılında ‘Bornova Bornova’ filmiyle 46. Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ödülünü alıp dikkatleri çeken Damla Sönmez, Fransa ve Türkiye’deki tiyatro eğitiminin meyvelerini ödül olarak toplarken, oyunculuk başarısını ‘senaryoyla çok vakit geçirmeye ve canlandıracağı karakterle bütünleşme’ detaylarına bağlayan sözlerinin gerçekçiliğini de ispatlamakta.
‘Mahpeyker’ filminde Kösem Sultan’ı canlandırmasına istinaden ‘Kösem Sultan’ dizisiyle ilgili olarak sorulan soruya açık kapı bırakan bir cevapla karşılık veren Damla Sönmez’in, televizyon macerası bilmeceye dönen ‘Kösem Sultan’ rolü için uygun düşeceği gerçeğinin altını çizip, kendisine ödül kazandıran ‘Deniz Seviyesi’ filmindeki karakterine geçelim.
 
BÜYÜKLÜĞÜ HİSSEDİLEMEYEN AŞKIN FAİLİ

En İyi Yönetmen (Esra Saydam ve Nisan Dağ), En İyi Kadın Oyuncu (Damla Sönmez), En İyi Erkek Oyuncu (Ahmet Rıfat Şungar), En İyi Görüntü Yönetmeni (John Wakayama Carey), En İyi Kurgu (Özcan Vardar), En İyi Müzik (Kyle Woodworth) olmak üzere altı dalda ödüle layık görülen ‘Deniz Seviyesi’nde kendi adıyla rol alan Damla Sönmez, yıllardır New York’ta yaşayan bir kadını canlandırmakta.

33. İstanbul Film Festivali’nde Köprüde Buluşmalar kapsamında, Film Geliştirme Atölyesi’ne seçilen yapımlardan olan ‘Deniz Seviyesi’, unutulmamış bir aşkın peşinden koşarken ‘büyüklüğü hissedilemeyen aşkın faili’ konumuna düşen Damla, Amerikalı kocası Kevin ve eski sevgili Burak üçlemesinde geçen, araya Obama’nın Ortadoğu’yla Türkiye planlarını sokuşturup Amerika atmosferini de gerçekçilik adına katkı yapan bir çalışma.
Kendisini seven ve ruhunda kopan fırtınaların farkına varmayan Amerikalı kocasını hiçe sayıp karnındaki bebeğe de pek sıcak bakmayarak mutsuzluğunu yaşayan Damla’nın bu tabloda payına düşense, memleket topraklarına özlem çeken ve geçmişi unutamayan bir karakter olmak. Bunu da gayet iyi başarıyor doğrusu.

Kocasıyla birlikte çocukluğunun geçtiği Ayvalık’a gelen ve yıllar önce yüzüstü bırakılan eski sevgili Burak karakterini yeniden yaşamına sokmaya çabalayan Damla, duygu çelişkileriyle dolu biri. Ona odaklanan yapım da, bir yandan anne olma duygusuna alışmaya çalışıp kendisiyle barışmasını işlerken bir yandan da geçmişten gelen sırrın açığa çıkma aşamasına yönelmekte. Sonuçta, yerli yapım dilinde bir aşk üçgeni var karşımızda.

Esra Saydam ve Nisan Dağ ikilisinin ilk uzun metrajı olup duygusal analizlere ağırlık veren ‘Deniz Seviyesi’nde her ne kadar seyirciye ‘eskiden kalma büyük aşk’ iddiasının gücü, vurgulayıcı bir inandırıcılıkla sunulamasa da içki ve sigara alışkanlığını psikolojik gerginliğiyle tamamlayan Damla karakteri kendini öne çıkartmayı biliyor. Tabii bolca sarf edilen aşk cümleleri ve romantik durum çırpınışlarına ilaveten, aşkın ölçülü çatışmacılığını izleme keyfini artıran Ahmet Rıfat Şungar’ın seksi görselliğinin desteğiyle!

 
Anibal GÜLEROĞLU

www.sinematur.com