Özgecan Aslan ışıklar içinde ol. Ben de anlatayım neler yaşadım?
Bir akşam işten eve dönerken, otobüsten indim eve doğru yürüyorum.  Bizim mahallemizde o zamanlar otobüs öyle çok sık gelmiyordu. Geçenler de Ankara’ya gittim. Eski mahallemde yine otobüs sık sık gelmiyordu, yine 45 dakika otobüs bekledim. Üzerinden onca yıl geçmiş ama aynı. O zamanlara gidelim yine. İşe tek otobüsle gidebilmek için yaklaşık iki kilometre yol yürüyordum. Dönüşte yine aynı. Sabah sorun değildi de, akşam çok korkuyordum.  Yürüdüğüm yol oldukça karanlıktı ve daha aydınlık bir yol yoktu. Teyzemden öğrenmiştim, otobüste biri beni taciz edecek olursa diye yakamda mutlaka bir toplu iğne vardı. Otobüste yaklaşan, sıkıştıran olursa mutlaka o iğneyi onun bi yerlerine batırıyordum… Biraz büyüdükçe o tacizcilere direk bağırarak, şoföre seslenip kapıları kilitleyip en yakın karakola çekmesini söyleyerek atlattım bazı tacizleri. Fakat o karanlık akşam olanı unutmuyorum.
Gün boyu yorulmuş, evime yetişmenin telaşında ve her akşam olduğu gibi o karanlık yoldan tek başıma yürüyorum. Önümde bir karartı var, yaklaşık iki yüz metre ötede biri daha yürüyor.  Arkamdan gelenin ayak seslerini duyuyor iyice hızlanıyordum.  Fakat ben hızlandıkça o şerefsiz de hızlanıyordu.  Üzerimde; kot bir mont ve kot pantolon vardı.  Aniden bir el arkadan popomu avuçladı… Öyle çığlık attım ki, şerefsiz herif hızla geri dönmüş koşuyordu. Arkasından koşuyorum, az önce gördüğüm karartı bir başka erkek. Benden daha hızlı koştu yakaladı o şerefsizi tekme tokat girişti. O vurdukça ben de tekme vuruyordum. Ya o karartı olmasaydı? O tenha yerde kim bilir başıma neler gelirdi?  O karartı mahallemizde yaşayan bir başkasıydı, tanımıyordum. Ama mahallenin namusu o gün o karartı tarafından korunmuştu işte.  Allah ondan bin kere razı olsun. “Tamam bacım tamam, hadi önemli değil, böyle o.pu çocuklarını doğurmuş salmışlar meydana işte!... “ diyerek ağzına gelen küfürü basıyordu. Ben de eve kadar o hiç tanımadığım insanın bana eşlik etmesi ile ulaşabilmiştim.
O zamanlar 19 yaşındayım.  Aileme bu durumu anlatamadım.  Biliyorum ki hep tedirgin olacaklardı, hep daha da kısıtlanacaktım, ya erkek kardeşime ek bir görev verilecekti, sürekli beni koruyup kollayıp gözetleyecek, belki benim üzerimde bir de baskı kuracaktı…. Ya babam işten yorgun argın dönmüş o canım ciğerim babam, taaa iki kilometrelik yolu kat edecek beni bekleyecekti…  Falan falan işte.. Ya da işe gitmem yasaklanacaktı? Ne bileyim işte o zaman bunları düşünerek mi neyse, aileme bahsetmedim bu olaydan.  Daha sonra yaşadıklarımdan da bahsetmedim, edemedim. Hep başımın çaresine bakmaya çalıştım, hep teyakkuzda oldum.
O olaydan sonra  pantolonumun üzerine hep bir tunik giydim.  Öyle çok özendim ki, tuniksiz pantolon giyebilenlere…  Bu travma bir ömre damga vurdu.  Özgecan’ın yaşadıklarının binde biri bile değil belki, ama kızımı düşünüyorum,  böyle bir şeyi Allah hiçbir anne babaya yaşatmasın, kızımı ve kızlarımızı Allah korusun.  Özgecan’ın katili elime geçse  ne yaparım bilmiyorum, kendimden korkarım yapacaklarımdan korkarım…. Haberleri izledikçe kendimden korkar oldum…
Bir boşanma davası haberi izliyorum. Dava sonrasında çiftlerin aileleri satır, bıçak, biber gazı ile birbirine saldırıyor. İki insan evlenmeye karar verince davetler, düğünler dernekler kuruluyor da, birbirinden ayrılma kararı alınca ortalık savaş yerine dönüyor.
Tecavüz edilen kadınlar, tecavüzcüsü ile evlenmeye zorlanıyor, tecavüzcü hapse girmekten kurtuluyor, kadının onurunu düşünen yok. Katiller iyi hal indiriminden sırıta sırıta hapisten çıkıyor.
Nefret edilesi söylemleri ile bizi yönetenler! Cehaletin başımıza çıkardığı cahiller sürüsü korkun ben ve benim gibilerden! Adaletin olmadığı yerde halk, adalet sağlamaya çalışıyor. Falan filan. Peki bütün bunlar yaşanırken;  linç ve kavgaların sebebini  kendinde arıyor mu  hükümetler?  Sadece AKP değil, gelmiş geçmiş tüm hükümetler? Köy Enstitülerini kapatıp, eğitimle sürekli oynayan  hükümetler hepiniz suçlusunuz! Karnını doyuramayan, hayatta kalma savaşı veren milyonlarca işsiz ve açlık sınırının altında yaşayan insan varken; eğitime sıra gelemiyor! Evet evet sen suçlusun! Aldığın vergileri, inşaata, yola yatırmak yerine, insana insanlığa yatırsaydın, halkın can ve mal güvenliğini koruyabilseydin, insanlar kendini güvende hissetseydi, adaleti de hukuka bırakırlardı. Her an patlamaya hazır birer bomba gibiyiz. Bundan sonrasını hükümetler düşünsün! Hak hukuk, sayelerinde oldu gak guk!
 
Seray DEREN
Hür Kalem